WİTTENBERG KİLİSESİ KADAR DEĞİL! -köşe - Murat Şah VURAL

WİTTENBERG KİLİSESİ KADAR DEĞİL! -köşe

   Simülasyon kavramının gerçeküstücülükten çıkıp, ‘’mutlak gerçek!’’ yoluna girdiği bu dönemde; gerçek olmayan gerçekleri(!) sunabilmek pirincin içindeki ‘beyaz’ taşları gösterebilmek kadar zordur.

 

Böyle bir kuşak içerisinde de İslam adına yani iyi, doğru ve güzel işler yapabilmek,  tam manasıyla bir simülasyon usulüne girmiştir. ‘’Süslüman’’ olmak Müslüman olmaktan kolay geldiğinden artık Müslüman tabirinin çok az kullanıldığını görebilir olduk. Ne hazin!

‘’İslam mı? Tü kaka!’’ ise oyuna gelenlerin dillerinden doğan lanet bir haykırıştır. Peki bu laneti halkın ağzına düşüren nedir?

‘’Ocu, bucu, şuncu, şunun şunların elini almışcı, abi, abla!’’

Tam manasıyla bir şuurdan topyekûn uzaklaşmanın fitilini veren bu ‘’ -cı,-cu’’ların sistemin çarkını eline almış ve halkı fesada vermek yeminlerinde doğru adımlarla ilerlediklerini görebilmekteyiz.

Şuurdan uzaklaşma dediğimiz, melez insan tipinde görülür! Ruhu melez, insanın; ailenin, devletin, kültürün ve dinin ‘son’una göz kırpmakta olan hibrit(tek) insan neslinin baş gösterdiği bir tip!

Bu tiple savaşmak sınırında ise pek az davasıyla bedenli bir bütün insan görüyoruz!


Ormanı beklenmedik bir yangın sarmışsa, böyle bir vaziyette kimse aslanın krallık edip yangına ‘’püf!’’ Deyip söndüreceğini beklemez. Aslan da diğerlerinin sınıfına girer şimdi. Hayvandır. Ve insanın yetilerine sahip olmayan hayvanlar bir yangını söndüremezler! Aslî manada nefsi düşünebilecek mekan ve zaman da bu değildir!

Peki, insanımızdan bahsedelim. Bizim olandan hani. Doğu’dan doğması beklenenden hani!

Bütün ruhanî anlarını iki elinin arasına almış ve karıştırmakta. Başucunda suyla dolu sürahi var. ‘’Susuzluktan gebereceğim!’’ Ağzından çıkan yegâne çığlık…

Manivelası kendinin olmayınca dönmez artık bu çark! Şarkın tamamının hastalığa bulanmasının adı. Tam bin yıldır elinde olan manivelayı söküp başkasının sistemine takan kim? Yine Tanzimat, Meşrutiyet, Cumhuriyet!

Tanzimat, Meşrutiyet, Cumhuriyet!

Tam bir milyar beş yüz bin adet askerimiz olduğunu görüyoruz resmî verilere göre. Biz de bunu ölçü alarak tasvirleştirelim.

Bir milyar beş yüz bin tane askerimiz var. Dış görünüşleri itibariyle ‘’7 Milyar askeri yer!’’ Dedirtebilecek de olsun. Ne kadar büyüleyici ve kudret namına ne kadar şevklendirici!

Şimdi de bu bir milyar beş yüz binin hepsinin sarhoş hem de fıçının en dibine batmış olduğunu düşünelim. Elde ne kaldı? Sıfırla çarpılmış yaklaşık 2 milyar!

.

Tarih sularına indiğimizde ne görüyoruz? Kanunî’den itibaren başlayan bir sönüş. Milliyetçilik rüzgarları, sınıflara ayrılmalar, falanlaar filanlar.

Biraz gerisinde Batı’da ne görüyoruz? Bir adam çıkıyor. Diyor ki ‘’Bre gafiller bu papazlar var ya! İşte onların söyledikleri din değildir. Halka ahiretten tapu satmak da nedir? Böyle bir saçmalık yok hristiyanlıkta! Üstelik böyle Yavuz Sultan’a karşı boyun eğmek de dinimizde yok. Türklerle savaşmak Tanrının emri!’’

Martin Luther denen bu beş para etmez herifin karşısında ise öyle Cumhuriyetçiler yok ha! İslam adına müşahhas, İslam ile yükselen nefer Yavuz Sultan Selim var! Kelle koltukta geziyor ama yine de kalkıyor o 95 maddelik bildiriyi asıyor Wittenberg Kilisesi’ne.

‘’Papalara baş kaldırmak değil de hani şey gibi biraz yanlış mı yaptınız sayın papam!’’ Dilinde haykırış.

Hıristiyanlığı kendi çıkarına çeviriyor çevirmesine de. Biz bunu tasvir alalım sadece.

 

İslam adına yapılan yanlışları kim Ayasofya’nın haydi onu geçelim, kendi mahalle camisinin duvarına asıyor! Yahu onu da geçelim Sosyal Medya üzerinden İslam adına yapılan yanlışları dile getiren kaç adam dikkate alınıyor çekidüzen veriliyor! Bilinmez.

 

Diyanet İşlerine eleştiri yapan kaç adam dinsiz ilan ediliyor,  bilinir!

Din, elden gitmeden; halkı fesada vermek niyetinde olmayan fikirler dinlenilmelidir!

Dinsiz ilan etmek papaların da yaptığıydı.

.

Sınıflar var. Sınıflar gerçek ve kabul görmüş. Burjuvazi, Komunizm, Kapitalizm, Lutherist salyalıların bile… her bir inkılap bir sınıfa mâl edilmiştir. Peki tek ve yegâne olgunluğa ulaşmış İslam’ın müşahhas bedeni nerededir??

.

İslam adına hareket edeni dinlemeyi geçelim, İslam’ı haykıran nesiller yetiştirelim! Diyenler dahi azalmaktadır. İş böyle olursa ‘’wittenberg kilisesi kadar değil!’’ Feryatlı ve acıklı bir çığlığımızdır. Hoş duyan olur az, duymayan olur çok. Niyete amin diyelim yeter!

Yorum Gönder

0 Yorumlar