Ben seni toprağa değil,
Yüreğimin kıyısına gömdüm dede…Bir sabah ezanında
Yüzüne düşen serinlikti çocukluğum,
Bir dua mırıldanırdın, ben başucunda sessiz…
Şimdi sustun…
Ve sustu içimde diz çöken bütün kelimeler.
Adını andıkça, alnımda terleyen yıllar
Birer birer diziliyor kıyametin eşiğine.
Ne zaman bir gömlek ütülesem
Kokun iniyor buğusuyla birlikte
Kalbimin iç cebine…
Seninle öğrendim
Susmanın da bir ahlak olduğunu…
Bir lokmayı ikiye bölmenin,
Bir sözü yutkunmanın,
Bir acıyı göğe salmanın ne demek olduğunu.
Dizlerine baş koyduğum o eski odada,
Kur'an'dan damlayan her harfte
Yolumu çizdin bana.
Hastalıkla güreşirken bile
Sabırdan bir dağdı bakışların.
Ve ben o dağa yaslandım nice defa.
Herkes dedesini sever,
Ama bazı dedeler gölgede büyütür çınarları.
Senin gülüşünle sabah olurdu balkonlarda.
Şimdi balkonlar bomboş.
Pencerelere vuran güneş bile mahzun artık…
Ben seni kaybetmedim dede,
Sen, gittiğin yerden dua olup yağıyorsun içime.
"Yalnızlık, Allah’a mahsustur."
Dediğin gibi…
Ama sen gidince eksildi dünya biraz.
Yine "reisim!" sesini duyuyorum rüyamda.
Cümlelerin halin gibi tok,
Gönlünse seccade gibi yumuşak kalırdı.
Yorgun gözlerinle
Beni her defasında
Yarına biraz daha hazırlardın.
Şimdi…
Ölüm dediğin bir ayrılıksa
Senin varlığın bir vuslattı hepimize.
Sen gittin…
Ama arkandan bıraktığın o sessiz dua hâlâ
Ayakta tutuyor evi, sokağı, sülaleyi…
Toprağın suya verdiği sır gibi
Sen de zamana sırrını verdin:
İyilik, sabır ve vakar.
Ve şimdi ben o sırrın gölgesindeyim.
Rabbim sana rahmetiyle muamele eylesin
Peygambere olan aşkın seni o mertebeye çıkarsın dede!
0 Yorumlar