HOME OFFİCE DEVRİMİ -köşe - Murat Şah VURAL

HOME OFFİCE DEVRİMİ -köşe

 

                                                         

       Gözlerimizle göremediğimiz fakat hissedebildiğimiz şey nedir diye sorulduğunda, manevi bir güçten bahsedilirdi eskiden.Yani çok da eski sayılmaz tabii.Hâlâ teknolojik unsurlarla arasında bir fark olanlar aynılarından bahsediyor.Fakat teknolojiyle ‘mecburi’ olarak yakınlaşanlar bu sorunun cevabına ‘sanal gerçeklik gözlüğü’ diyor.Tabii maneviyattan sonra …

Fark ettiyseniz eski kavramı bile çok uzakta değil artık.Yani her beş-on yılda bir ‘eskiyen’ ya da ‘eskitilen’ bir şey haline geldi.Tıpkı yaşantılarımız gibi, o da hızlandı. Nasıl mı? İşte böyle..

      Marshall McLuhan 60’lı yıllarda dünya için ‘’küresel bir köy’’ dedi.Ona o zaman inanan olamazdı.Çünkü bahsettiği şey bir imkansızdan öteydi.Yani dediğine göre, buradan bir kişi saniyeler içerisinde Çin’deki birini arayabilecek, onunla görüşebilecek hatta işlerini bile halledebilecekti.İnternetin ve ‘teknolojik herhangi bir unsurun’ olmadığını, olsa da çok az bilindiğini düşünün.Gerçekten bir saçmalıktan ibaret gibi geliyor!

‘’Küresel bir köyde yaşıyoruz ve sayımız durmadan artıyor.Aslında insanlar gazete okumuyorlar. Her sabah sıcak bir banyoya dalar gibi onların içine dalıyorlar. Büyük olmanın en hoş yanlarından biri küçük düşünme lüksüne sahip olmaktır. Araç mesajdır. Teknolojiler yalnızca insanların kullandığı icatlar değildir, ‘insanları yeniden icat eden’ araçlardır. Anadil propagandadır. Ortam mesajdır” diyen McLuhan, iletişim teknolojisinin asıl niyet ve hedefinin altını kalın bir çizgiyle çizmiştir.

Aynı zamanda kitaplar konusunda da çağın gerisinde kaldıklarını, insanların artık kitap okumayacaklarını belirtmiştir!

Aynı marka kıyafetler giyiliyor(aynı tarz), aynı oluşumla etkinlikler yapılıyor, aynı ürünler yiyiliyor veya içiliyor.Bu teoremler gerçekten de 1960’lı yıllarda bir köyde yapılabilirdi, yapılıyordu da.Fakat bu köy biraz daha büyüdü şimdilerde.Yani, dünya kadar büyüdü.İçerisindekiler daha fazlalaştı ama onlara ulaşmak kolaylaştı.Çok kısa sürede gerçekleşti her şey.Çok HIZLI!

Bu hıza yetişemeyenler buna açık bir set gibi durmaya çalıştı.Hani şu herkesin elinden telefonları toplayanları düşünün.Sanıyorlar ki eskiye dönülecek. Acı bir gerçektir fakat BU ÇAĞA AYAK UYDURMAK ZORUNDAYIZ!

‘’Ben bu dijital çağa ayak uydurmuyorum kardeşim!’’ diyorsanız işte tam da burada Corona, dijital çağa topyekün geçiş için ateşi fitilleyen ve insanları ‘zorunda bırakan’ sebep olarak karşımıza çıkıyor.Hani şu eğitim, sağlık, kitle iletişim araçlarından bahsediyorum.Hatta şuan bu yazıyı okuduğunuz cihazdan.Aslında onlara kapıldık, zorunda kaldık yani.Tüm dünya oradaydı çünkü…

     Küçük çocukların ellerinden telefon, tablet ya da bilgisayarlarını alan bir toplum-duk.Bugün biz götürüyoruz ellerine.İşte ABD bunu yıllardır yapıyor.Diyor ki, ‘’Oğlum bir yazılım öğrensin ve devletine faydalı olsun’’  çünkü biliyor ki artık savaşlar topla, tüfekle yapılmıyor.Her şey teknolojnin elinin altına geçti.

Dijital oldu her şey, bu mecrada dönüyor yani.Cihad kavramının meydanı değişti.Yeni meydan burası…

Fakat artık dijital çağ yalnız akıllı telefonlar, bilgisayarlar ya da sosyal medya alemi olmayacak.Yani yeni sokaklar oluşacak evlerimizde şu eskiden çıkmadığımız günün olmadığı, çamurdan evlerimizin, tahtadan arabalarımız olduğu sokak değil ama biraz boyut değiştirdi.Şimdi ne oldu biliyor musunuz?

Sanal gerçeklik gözlüğü(VR) ile yeni sokak ev oldu.Hatta tüm dünya ev oldu.Peki ne ki bu VR?

 Sanal gerçeklik gözlüğü , günümüzde yaygın olan LED , LCD , Plazma gibi teknolojiler ile üretilmiş telefon , bilgisayar ve diğer birçok aygıtın ekran görüntüsünü daha gerçekçi göstermek , göz yanılmaları ( hileleri ) sayesinde görüntüyü daha gerçekçi olarak algılatmak için tasarlanmış teknolojik gözlüklerdir. Teknik olarak sanal gerçeklik terimi bireylerin orada olma hissini yaşadığı bilgisayar kaynaklı 3 boyutlu ortamlar için kullanılıyor. Kullanıcılar, çeşitli çevre birimleri (kasklı ekran vb.) aracılığıyla sanal ortamlara dahil oluyor. O ortama girdiği andan itibaren kullanıcının gerçeklik ile bağlantısı kopuyor ve tamamen sanal gerçekliğin yaratıldığı ortamda olma hissini yaşıyor. 

Yani bu VR gözlük ile yeni bir aleme gireceğiz.Hem de hissederek, yaşayarak..

E tabii, bunun bir de oyun olmayan versiyonu olmalı tabii.Sürekli oyun oynayacak değiliz evimizde.İşte tam da bu konuda çalışma sisteminizi de evinize getirecek, üstünüzün takım elbiseli, altınızın pijamalı olduğu bir iş hayatı yaşatacak devrim HOME OFFİCE!

Home ofis de ,evinizin belli bir bölümünü ofise dönüştürerek işinizi idame ettirdiğiniz oda, köşe veya alandır. Home Ofis aynı zamanda, belli bir mekanı adlandırmanın dışında kişilerin çalışma ortamını ifade etmek amacıyla kullandıkları bir terimdir.

 Tabii internet teknolojilerinin gelişimiyle birlikte birçok yeni iş kolu ortaya çıktı. Serbest çalışan kişiler ekstradan bir ofis kiralamak ve ofisin giderlerini karşılamak yerine evlerinin bir bölümünü ofis alanına dönüştürmeyi tercih ettiler. Evden çalışan kişilerin sayısının artması ve ekonomide ciddi rol alması, doğal olarak evden çalışmak isteyenlere hitap eden bir home ofis kültürünün oluşumunu tetikledi.Tabii e-Ticaret kültürü oluşmaya başladı.Hatta video ile satışlar ve reklamlar yapanlar daha fazla kazanmaya başladı sahadan.

Youtube, bunun güzel örneklerinden..

E tabii, meydan onlara kalınca şöyle kavramlar türettiler: B2C şirket. İngilizce açılımı “Business To Customer” olan B2C’nin Türkçesi ise “Firmadan Tüketiciye” olarak çevrilir. Ülkemizde en çok kullanılan e-ticaret yöntemidir. Tüm perakendeciler için oldukça önemli olan B2C modelinde firmalar; ürün ve hizmetlerini kendi sanal mağazalarında sunar ve tüketicilerin aradıkları ürünleri siteleri üzerinden bulabilmesi ve online ya da offline satışı tamamlatmak üzerine plan yaparlar.

B2C’ye en güzel örnek “Hepsiburada.com” gibi şirketlerdir.

Yani siz çoktan bu meydana inmek zorunda kaldınız…

Peki, ne oldu bu bizim sokak kültürümüze? İşte sokak kültürümüz uzun bir süre daha böyle devam edecek.Hatta bu yeni devrime ayak uydurmak zorunda kalmaya devam edersek, bir tarih bile olabiliriz ‘’Sokağa çıkanlar’’ olarak!

 Kalın sağlıcakla…

 

 

Yorum Gönder

0 Yorumlar