Müslümanlar olarak her zaman olduğu gibi bugün de zor günlerden geçsek de üstesinden gelmeyi biliyoruz.Elhamdulillah!
Neden bu cümleyi kuruyorum? Çünkü geçmişimde görmüşüm beden ile cihad edenin kazandığını, bütün toplumun, kadın-erkek ayırmaksızın, meydanlarda zafere gider gibi ölüme gittiklerini.Şimdi ise beden ile değil, fikir ile galip geldiğimizi!
…
Bilindiği üzere bir süredir evlerdeyiz. Okullar tatil edildi.Bu süreçte çalışmalar yapıldı.Ama evde olmamız yasak olduğundan değil, hem kendimizi hem de milletimizi korumak içindi.Özellikle yaşlıların korunması, yani dedelerimizin ninelerimizin korunması için.Devletimiz birtakım yasaklar getirdi konu hakkında hatta.Bu da tedbir amaçlıydı, yani yaşlılarımızı korumak için.Bu yasaklar ‘edepten yoksun’ kimseler için bir dalga malzemesi oldu.Dün büyüttüğü ‘çocuğum’ diye sevdİği bir varlık, ona bugün ‘’AMCA BAK EVE GİR ŞİKAYETİ BASARIM!’’ dedi ve yanağına aşağılarcasına iki tokat attı.Biz o gün de evimizdeydik.O ahlaksız, Süleyman Soylu ile birebir görüşürken de, cezasını çekerken de evimizdeydik…
Neden vurguluyorum bunları? Ortadaki çalışmaları görmek istemeyen, bu ‘temizlikten’ şikayetçi olanlara duyuruyorum.Eğer temizlenme vaktiniz gelmişse, bu devlet Müslüman bir devlettir! Temizlik de imandandır!..
İman demişken, sağlık çalışanlarımızı bu üst düzey
faaliyetlerinden dolayı tebrik ediyoruz.Ve evet, alkışlıyoruz da! Alkışımızı 83
milyon hep beraber yaptık.Sokaklar, caddeler, şehirler alkış sesleriyle
doldu.Peki son günlerde yapılan dua ve tekbirlere kaç kişi katıldı? (MİLYON
DEMİYORUM, KAÇ KİŞİ). Biz, laik bir ülkede doğduk.Buna üzülsek mi sevinsek mi
siz karar verirsiniz orasına karışmıyorum.Ama burada eğer biz ‘resmiyette’ %99
Müslümansak(ki değerler şöyledir: - Yüzde 89.5: “Allah’ın
varlığına ve birliğine inanıyorum.”- Yüzde
4.5: “Bir yaratıcı olduğunu düşünüyorum ama dinlere
inanmıyorum.”- Yüzde 2.7: “Bir yaratıcı
olup olmadığından emin değilim.”- Yüzde 1.7: “Bir yaratıcı
olduğunu düşünmüyorum.”- Yüzde 1.7: “Cevap yok.”) o
tekbirlere de tıpkı alkışa katıldığımız gibi katılacaktık…
..
Bir diğer gündemimiz de Tele1
adlı kanalda, şöyle bir konuşmanın geçmesidir:
‘’Öğretmen de türbanlı, anlatan
o, bak mesela bunu yapmaları yanlış. Binlerce öğrenciye rol model
olarak türbanlı öğretmen vermek çok yanlış. Yani bana bunu böyle özgürlük falan
diye anlatmayın kardeşim, öğretmenin görüntüsü türbanlı öğretmen değil.
Yani imaj olarak var mı var, maalesef var ama bana göre
yanlış... İlk gün türbanlı öğretmenle başlamak kadar facia bir şey olamaz.”
BAKIN BU KONUŞMA VİRÜSTEN DAHA TEHLİKELİ BİR KONUŞMADIR!
Mehmet Akif, ‘’Bacımın örtüsü batmışsa zalimin gözüne, billah
acırım tükürsem yüzüne!’’ derken; tam da bunlardan bahsediyordu işte…
Kelebek etkisi diye bir teorem vardır.Yani bir şeye önce bir kişi
ile başlanır sonra büyür.Şimdi bu Can Ataklı adlı birey, düşünmeme ve bilmeme
devrimini başlatmaya çalışmaktadır.Türbanı bir gerilemenin sembolü olarak
adlandırmaktadır.Bunun dedeleri de böyleydi! Nasıl mı? Gidin İngiltere tarihine
bakın, Amerika tarihine bakın, kendilerinden aşağıda gördükleri milletlere
nasıl liderler(!) gönderirler.Sonrasında bu liderler(!) orada neler yapar.İşte
onun dedeleri... Bir de benim ceddim var. Hani şu ‘türbanlı olanlar’;Nene
Hatun, Şerife Bacı, Kara Fatma… ama o bunu kabul etmediğinden, bunun
zihniyetindekilere göre de yanlış gözüktüğünden onların koruduğu bu vatanı da
sevmez.Geri kalmış topluluk der, A.B.D’nin söylediklerine iman eder.
…
Şu gericilik muhabbeti ise baştan beri canımı sıkan bir
olgudur.’’4.Murat’a , Süleyman devrine dön! Diye haykıran Koçi Bey’den Reşit
Paşa’ya kadar Osmanlı Devleti’nin bütün ıslahaçıları gerici!’’ Der Cemil Meriç.
Bir de şive, yaş esprisi yapan Ayşenur Arslan! Çıkıyor Halk Tv
programında ‘’AK PARTİ’NİN SEÇMENİ HEP 65 YAŞ ÜSTÜ, AK PARTİ BURADAN ÇOK OY
KAYBEDER!’’ tarzı ağzını geve gevşete laf çarpıtıyor.
…
Biz Türk ve Müslüman bir milletiz.Özümüzü, tarihimizi ve
benliğimizi bu ’okumuş’ maskesi altındaki sözde entelektüel objelere verecek
değiliz! Onlar da vermiyorlar özlerini baksanıza!
…
Dünya siyasetindeki şu Doğu-Batı mukayesesini hatırlayın: o
Batı’daki insanların gözlerinin kapalı, nereye gideceğini bilmeyen, ellerini
hakikati aramak için kaldıran, tutan ve bu değildir diyerek geri bırakan bir
toplum olduğunu; Doğu’dakinin ise ilim sarayının içine iman anahtarı ile
girdiğini, Kur’an-ı Kerim’den almış olduğu işaret ve ilhamlarla onun her
tarafını aydınlatarak dolaştığını, öğrendiğini ve öğrettiğini unutmayın!…
CEDDİNİZİ İYİ TANIYIN!
0 Yorumlar