Deizm, tanrının evreni yarattığını ve bir köşeye çekilip dinlendiğini; herhangi bir müdahalede bulunmadığını savunur. Bundan kaynaklı olarak, kendisine ‘sürekli müdahalede bulunabilecek bir tanrı’ inşâ etmek mecburiyetinde hisseder. Hal böyle olunca da cennet ve cehennemi de bu dünyaya sabitleyerek kendisine yeni bir ‘bu dünyada ahiret’ inancı ortaya koymuştur. Ve bu kaynağın debisi oldukça fazladır. En başta akla gelen, inşâ edilecek olan tanrının tanrısı insan mıdır? Sorusuna Transhümanizm’le cevap vermektedir.
Transhümanizm, insanın fiziksel, bilişsel, ruhsal, kişisel özelliklerinin arttırılması; yaşlanma, hastalanma, yaralanma gibi kişiye rahatsızlık verecek her türlü kötülüğün ortadan kaldırılması amacıyla teknoloji ve bilimden hareketle ortaya çıkan bir ‘düşünme’ biçimidir. Ve 1992 yılından bu yana yapılan tüm çalışmaları başarısızlıkla sonuçlanmış olup, suçlu ise teknolojinin gelişmemesi olarak açıklanmıştır.
Yani, bu insanüstü canlıyı bir düşünme sistemiyle oluşturacaklar fakat şimdilik tanrılıkları yetmiyor. Bu gülünç durumun daha gülünç hali ise kendi düşüncelerini şimdilik hüsnükuruntu olarak açıklamalarıdır.
Dünyada bir cennet tasviri, yıllardır yapılıyor. Yıllardır cennet vaat eden düşüncelerle karşılaşıyoruz. Hatta önceki tanrılar hiyerarşisini biliyorduk.Hani bu torpil için kime gitsem diye düşünülmesin diye konularına göre tanrı vardı:
1. Zeus (Gökyüzü ve Hava olayları)
2. Poseidon (Denizler, Depremler ve Okyanuslar)
3. Hades (Yeraltı)
4. Hephaistos (Demircilik ve Ateş)
5. Ares (Savaş ve Yıkım)
6. Hermes (Hırsızlık, Yolculuk, İletişim)
7. Dionisos (Şarap, Üzüm, Eğlence, Partiler)
8. Artemis (Okçuluk, Ay, Avcılık, Bakirelik)
9. Afrodit (Aşk ve Güzellik)
10. Athena (Bilgelik, Savaş Stratejisi ve Barış)
11. Hera (Evlilik, Bereket ve Aile)
12. Apollon (Işık, Sanat, Şiir, Okçuluk ve Tıp)
Peki yeni tanrılar hiyerarşisinde en tepede İNSAN mı bulunacak? Fakat bu nasıl bir insan olacak?
Biraz akıl yürütürsek, biyolojik insan neslini sona erdirmek hedefli, din, ahlak, gelenek ve cinsel kimlikten arınarak özgürleşen insan-tanrı motifi bizi bekliyor olabilir.Bakın hala ‘olabilir’ terimini kullanıyoruz. Nedeni basit, biz fütürist değiliz; hüsnükuruntu yapacak da değiliz!
Peki, şu anda geçtiğimiz günlerde, az önce bahsettiğim türden; acı çekmeyen, yaşlanmayan, yorulmayan vs. yani insana ait olumsuz özelliklerin hiçbirini barındırmayan bir iki şey tanıtıldı desem? !
İNSANSI ROBOT!
Engineered Arts mühendislerinin ürettiği Ameca adlı robot, geçtiğimiz günlerde bir video ile tanıtıldı. Manken gibi duruyorken önce omzunu havaya kaldırdı, düzeltti ve daha sonra yavaşça gözlerini açtı.Bedenini kontrol ettikten sonra kameraya bakıp gülümsedi.
Endüstriyel robotları tanıyorduk, araba yaparken çok çok seyretmiştik onları.Hatta insan ameliyatına da el atacaklar mı? Sorusu epey bir gündemimizdeydi. Fakat bu robot oldukça farklı. Yani farklı dediysem ikisinde de kablolarla bağlanmış motorlar var ve bu motorlar iş görüyor fakat birinde bize benzer hiçbir ayrıntı bulunmazken, diğeri tıpatıp bize benziyor. Zaten bu Ameca robotunu üretenler de bunu söylüyorlar: ‘’ “İnsana benzeyen bir robot yapmamızın nedeni insanlarla etkileşim kurmak.İnsan yüzü, çok yüksek bant genişliğine sahip bir iletişim aracı.” Diyorlar.
Ne kadar ürkütücü olursa olsun, bu ‘insanlar’ yapay da olsa; tanrılıklarını sunmak için birkaç gösteri yapacaklar elbet. Hatta sıkı durun, bir haberim daha var:
Robotlar üreyebilecek! Yani şimdilik bir çalışmaları da var. Bu robotlar bize benzemiyorlar. Ameca kadar ürkütücü değil. Zaten küçücükler. Xenobot adı verilen bu robotlar 1 milimetre genişliğinde küçük birer biyolojik makine. Afrika pençeli kurbağasının embriyolarından alınan kök hücrelerden çıkarılan deri ve kalp hücreleriyle yapılmışlar. Deri hücreleri onların temel yapısını oluştururken; kalp hücreleri, küçük motorlar gibi hareket etmesini sağlıyor. Xenobot’u ileri itmek için hacim olarak küçülüp genişliyor. Tüm bunlar bir deneme yanılma süreci (evrimsel bir algoritma) kullanılarak belirli bir görevi gerçekleştirmek için bilgisayar simülasyonlarıyla otomatik olarak tasarlanıyor. Bu minik robotlar yürümek, yüzmek, peletleri itmek, küçük yükleri taşımak için üretiliyor. Gruplar halinde çalışabiliyor, yemek yemeden haftalarca hayatta kalabiliyor ve yaralanmalardan sonra kendilerini iyileştirebiliyor.
Bu mikrobotlar henüz çok yeni bir teknoloji. Geçen yüzyılın ortasındaki bilgisayara benzetebiliriz. Henüz somut ve pratik bir uygulaması yok. Gelecekte nerede kullanılabilir? Sorusuna ise şöyle cevap verilmiş: ‘’ Hem insan vücudunda hem de gezegenimizin vücudunda görev alabilir. Okyanuslarda mikroplastik atıkları toplayabilir. Radyoaktif atıkları temizleyebilir. Bir ilacı insan vücudunda taşıyabilir. Atardamarları tıkayan plakları çıkarabilir.’’
Ateistler, deistler ve nice materyalistler görmediğinden, bilmediğinden iman etmez öyle değil mi? İşte beni meraklandıran da tam olarak bu. Göremediğimiz kadar küçük robotlar, görebildiklerimizle birleştiğinde ortaya ne çıkacak? Ve çıkan şey onları ne kadar derin bir tekinsiz vadiye sürükleyecek?
VELHASILKELAM :
YENİ TANRILAR ALEMİ SİNEMASI HUZURLARIMIZDA!
RABBİM BİZLERİ KANANLARDAN, TUZAĞA ÇEKİLENLERDEN EYLEMESİN!
0 Yorumlar