AMERİKAN RÜYASI! -köşe - Murat Şah VURAL

AMERİKAN RÜYASI! -köşe

 

 Bugüne kadar kendine tutulan dev aynasından bakan ve aynanın kırılması ya da  çatlamasıyla kendine dönme mecburiyeti gören bir topluluğu görünce; akıllara bir hâdis geldi tabii.’’Ölülerinizi hayırla yâd ediniz.’’ Fakat bu hadiste ‘bizim’ ölülerimizden bahsedildiğinden, hayırla yâd edilebilir bir kafa göremedik maalesef.Neydi o kendi küçük ama baktığı karanlık büyük olunca, kendini de karanlıktan sayanlar? Sonra da kokuşmuş bedenleriyle tekrar beyaz olmaya çalışanlar?

-Ee, ‘’Kime benzerseniz onlardan olursunuz!’’ büyük dustûr!

Evet evet, ‘’Amerikan Rüyası’’ ndan bahsediyorum.Uyandı mı dünya? Bence biraz daha sürer bu rüya. Yani yangınlı kabus!

Fakat umarım bu yangına su tutanlar ‘’trruum trrrumm makineleşmek istiyorum!’’ şiarıyla hareket edenler olmaz.Malum bu makineleşmiş ruh, eli titrek bedeni uyuşmuş Batılı hatta bazen Amerikan rüyasına, bir tuşa basınca hizmet edeni görünce, kafaya değil tuşa sahip olmak istedi.Böyle büyütünce de gözünde  ‘’ona değil bana bas, ben hizmet edeyim!’’ çıkmış oldu haykırışlardan.Aslında her şey bu satırlardan ibaret.Yani ‘’bir büyüğe(!) hizmet edilmesi gerekiyorsa, o bu topraklardan zaten çıkmaz.Bari gideyim de bir tuşa basınca dünyayı yöneten güce itaat edeyim.’’ Fikirleri oldu.Tabii buna ne kadar fikir denirse.Çünkü makine-madde uzuvlarının ruhla imtihanında ruhu değil, makine-madde balonlarını tercih edenler; bu zengin laboratuarda yani dünyada, deneysiz sahneye çıkardıkları kendilerini; ruhsuz olduklarından sebepsiz sahiplenişler görmüş oldular.Buna ihtiyaçları da vardı zaten.

 

 

 

 

Tabii bunu yalnız kendi ülkemizde düşünmeyelim.Lübnanlı Arap bir yazardan satırları aktarıyorum:

’’ Benim diye nitelendirdiğim Batı uygarlığında düzensizlikler gözükmüyor.İyisiyle kötüsüyle Batı bilimi, bilimin kendisi oldu.Kısaca; Batı Tıbbı, Tıbbın kendisi, Batı felsefesi, Felsefenin kendisi…’’

   Şahitlik ettiğiniz ‘’sahip arama ya da kendini sahipleriyle eş-değer tutmaya çalışma’’ satırları, farkına vardıktan sonra görülecektir ki umarsızca kendini reddetme, hiçbir şeyi kendinden bilmeme uğraşının eseridir.Necip Fazıl da Fuat Sezgin de daha nice fikir hocalarımız da hep bu kafayla savaşmıştır.

Onlar ruha inanmadıklarından da görünüşün önemi her şeyden önce gelmekte ve bu sebeple de inandıkları gücün  gösteri kuvvetleri üst seviye olmalıdır.Mesela küfrün en mel’unu dediğimiz Ebu Cehil’in giyinişine baksalar, biraz da para alsalar.‘’Yahu bu adam muazzam bir hoca!’’ derler.Örnekleri yakın tarihte de var ya hani Gülenizm var.Anadolu topraklarına küfrü götüren ş…... .

 

 

 

Mesela bu ruhsuz bedenlerle false analogy yapsak, bunlar; ‘’Batı da dünyada Doğu da.Öyleyse hepimiz kardeşiz, dünya için çalışıyoruz.’’ Sonucunu çıkarabilirler.Nitekim bu ‘’false analogy’’ sonucuna inanmaya çalışırken bile ne ahmakça davrandığını fark edebilirler, eğer ruhları henüz bedenlerindeyse..

Yüce Allah, Kur’an-ı Kerim ‘ de şöyle buyurur:’’Akledebilen kalpler olsaydı…’’ (Hacc-46)

İslam, insana kendi öz değeri içinde verdiği bu büyük nimetlere dev aynası tutmadığından mıdır bu düşmanlıkları? Bilinmez. Ama bir ayet daha vardır ki, ‘’ Şüphesiz ki göklerin ve yerin yaratılmasında, gece ve gündüzün peşi sıra yer değiştirmesinde, insanlara fayda sağlayarak denizde yüzen gemilerde, Allah’ın gökyüzünden indirdiği ve ölümünden sonra yeryüzünü kendisiyle canlandırdığı suda, orada yaydığı farklı türdeki her bir canlıda, rüzgârların çevrilip yönlendirilmesinde, gök ve yer arasında emre amade kılınmış olan bulutlarda akledenler için (üzerinde düşünülüp, bunları yapanın tek ilah olduğu ve kulluğun yalnızca O’na yapılması gerektiğine dair) deliller vardır. ‘’(2/Bakara 164)

Der.

Akledelim ve

Gelelim yazının başında da biraz bahsetmeye çalıştığım rüyadan uyanınca olacaklara…

Yine bir hâdis üzere devam etmek istiyorum:’’Can yakan, canının yanacağı günü beklesin!’’ İşte kurulduğu günden bugüne kadar hep, titrek elleriyle tüm dünyanın canını yakan Amerika’nın , bugün canı yanıyor.Daha da yanacak!

Amerika’da olaylar başladı!

 

 

Üstad Kadir Mısıroğlu’nun ileri görüşü ardına saklanmış cümlelerdi:’’Amerika’nın yıkılması 2020’de başlar.2024’e kadar devam eder.Yahudi parasını Amerika’dan çektiği anda Amerika fazla yaşayamaz.’’ Dediği zaman takvimler 1990’lı yıllardı.Yani bu madde-ruh çatışmasında hep maddenin kazandığı, Amerika’nın uçtuğu-kaçtığı yıllardı.Peki üstad nasıl biliyordu 30-31 yıl sonrasını? Bunun adı net ileri görüşlülüktür! Kabul etseniz de etmeseniz de her şey ortada!

2020 yılında ne mi oldu Amerika’da? Daha önce hiç görmediğimiz-göremeyeceğimiz şeyler!

Siyahi George Floyd’un polis tarafından öldürülmesi üzerine yaşanan olaylar hepimizin hafızasına kazınmadı mı? Ülke kendi içinde bölündü, siyahiler ve ırkçılık karşıtları devlet politikasına el salladı.Hatırlarsanız bir devlet lideri vardı Irak’ta.Hani heykeli vardı da Amerika yıkmıştı.İşte aynısı Amerika’da yaşandı.Tabii bir dipnot koyarsak, Avrupa’da da sömürgeci liderlerin heykelleri yıkılmaya başladı!

‘’Amerika’da tartışmalı seçim olamaz, demokrasinin anavatanı orası!’’ cümlesi de pat! Patladı.Seçimi Bydon kazandı ama Trump itiraz edip, çöplerden oy pusulası gösterdi.Birtakım ‘’Trump darbe yapar mı acaba?’’ söylemlerini katmayalım bile.Çünkü eğer her yerde oynayabilen oyuncularınız varsa yani kuklalarınız, sahneye sürerken ‘’darbe yapın!’’ demeniz yeterlidir. Amerika da bu oyuncularıyla başka ülkelerde darbe yaptırırdı hep.SIRA NASIL KUKLACIYA GELİR!

Seçim sonuçlarının açıklanacağı kongre binası 200 yıl sonra ilk kez işgal edildi.Üstelik bu sefer İngilizler tarafından değil, kendi halkı tarafından yapıldı bu.İyi de hani Amerika’nın görüşü dünyanın görüşüydü? Refah seviyeleri en yüksekteydi? Ortalık bir anda şu hayran Amerikacıların kafaları gibi darma duman oldu.

‘’AMA! Yine son bulmadı hayranlıklar.’’

Ne oldu da böyle kendi halkını yaralayan, öldüren bir devlet oldu bu büyük(!) Amerika ‘’trrum trrum!’’ sesleri son buldu?’’Yoksa madde-ruh çatışmasının galibi mi değişiyordu?

Hiç biter mi yahu koskoca(!) Amerikan Rüyası.

 

 

Yorum Gönder

0 Yorumlar