EL-CEZERİ VE CİZRELİ MEHMET(İMİZ -köşe - Murat Şah VURAL

EL-CEZERİ VE CİZRELİ MEHMET(İMİZ -köşe

 


Eğer elinizde bir altın varsa fakat bunun değerini bilmezseniz ‘’sert madde’’ der, geçersiniz.Değerini öğrendikten sonra da önünüze gelen ‘’her sert maddeye’’ altın değeri verirseniz, cehaletin esiri olmakla suçlanırsınız.Bu da sizi değersizleştirmeye çalışanların aslında buna ihtiyacınızın olmadığını anlamalarına delalet edecektir.

Bugün El-Cezeri ile ‘’Cizreli Mehmet’’ lakabıyla ve Anne Marie ile düetiyle hatıralara kazınanlardan bahsedeceğiz.

Öncelikle belirtmeliyiz ki aynaların boyutu büyüdüğünde ve birtakım süslemeler yapıldığında kişinin kendisi de büyümez.En azından biz öyle sanıyorduk demeliyiz.

El Cezeri, ‘’robotların hükümdârı’’ olarak tanınan ve Leonardo Da Vinci’nin de kendisini ‘’fikir babası’’ olarak kabul ettiği kişidir.1136 yılında Cizre’de doğmuştur.Yani doğduğunda bırakın teknoloji ismini duymayı, Osmanlı İmparatorluğu bile yok.Selçuklular Haçlılarla savaşıyor daha.Mısır’da Selahaddin Eyyubî var.Yani çok çok uzakta gibi gözüken her şeyin yaşandığı dönemde doğan Cezeri;Matrix, Robot, Sibernetik vs. kısaca bugün kölesi olunan ya da olunmaya çalışılan her  ne varsa o gün babası olmaya aday.’’ İyi de kardeşim, Müslüman adamın ne işi var böyle gavurun icatlarıyla!’’ derseniz, Cezeri tokat niteliğinde ‘’hepsi benim icadım!’’ der.Yani eğer bir işi yapmayacaksanız, onu ‘’Müslüman dünyalık işlerle uğraşmaz’’ deyip lekelemek kadar cahillik mahluku bir hareket olamaz.(Zaten her şeyi eleştirmenin, hiçbir şey yapmamanın esiri olduğumuz bu yakın yüz yıldan beri geviş getirme işini çok iyi yaptırıyorlar bizlere değil mi? Müslüman sadece ibadet yapar, sonra Avrupa’dan bir eşek yemi çıkınca ‘’Hani bana?!’’ diye bağırır sadece.)

Aslına bakarsanız Batı, Cezeri’yi de kabul etmemenin yolunu yine Yunan’a sarılarak yapmış.Archytas adlı bir matematikçinin su buharıyla çalışan mekanik bir güvercin yaptığı belirtilir.Oysa bunu kanıtlar nitelikte hiçbir kaynak yer almamaktadır.Elle tutulur bir şey de yoktur yani.Bundan dolayı MECBURÎ olarak robotik ve mekanik alanında referans alınacak tek kişi vardır:EBU’L İZ İSMAİL İBN-İ REZZAZ EL CEZERİ!

Bize ilham olması gereken ve onu Batı’ya dahil ‘’baba’’ eden şey çalışmalarının yanında hazırladığı kitaplarıdır.Düşünülmesi gereken bir cümlesidir:’’Tatbikata çevrilmeyen her teknik ilim, doğru ile yanlış arasında kalır.’’ Ne kadar doğru!

Peki Cezeri bu kadar hayalini kurduğu şeyleri o zamanda nasıl tatbikata çeviriyordu? : KAĞITLA!

Evet, maketlerini geometrik şekillerle oluşturarak ampirik çalışmalarla hayalini kurduklarını gerçeğe dökmüş yani.Harekete geçmenin ilk adımı kağıt üzerinde görmek.

Mesela otomatik kontrollü cihazların başı sayılan Jacquard’ın dokuma tezgahı vardı ya hani, işte ondan 600 yıl önce farklı haznelerdeki suyun seviyesine göre ne zaman su dökeceğine, ne zaman meyve ve içecek sunacağına karar veren otomatik hizmetçiyi geliştiren de EL CEZERİ’dir.

Bazı makinelerinde ise hidromekanik etkilerle denge kurma ve harekette bulunma sistemine eğilir.Şamandıra ve palangalar arasında dişli çarklar kullanıp karşılıklı etkileme sistemini kurmaya çalışır.

Muazzam hareketlerdir, öyle değil mi? Fakat bu çalışmaları Avrupa’da birkaç müzede ve Türkiye’de de aynı değerle, müzelerde tutuyoruz.Peki, robotik kavramının artık hatrı sayılır gücü kalmadığından mı yapıyoruz bunu? Merak edilmesi gereken sorularımızdandır…

Şimdi de o günlerden kalkıp 2017’ye gelelim.Yine aynı mekanda kalalım ama.Yani Cizre’den çıkmayalım.Evinde yabancı bir şarkıya hayranlıkla kendince düet yapan bir adamla karşılaşalım.Elinde tuttuğu cihaza babalık etmek isteyenlerin, sesiyle dünyaya kendini sunmaya çalışan torunları olmaktan da kendimizi alıkoyalım.Şarkımızı binlerce kişi dinlesin ve tüm dünyada yankılansın bu sosyal medya düeti.Sonrasında ise şarkının asıl sahibine ulaşsın.Şarkının sahibi Türkiye’ye gelip bu kişiyle sahneye çıksın.

Nasıl manzara? Hani ‘’Müslüman sadece ibadet yapardı?’’ İşte c…….n yüzüyle karşılaşmamız gereken an.Artık bir şeylerin farkına varıp bu kafadan çıkmalı ve gerçek Müslümanca hareket etmeye başlamalıyız.Çıkarın şu sahte Müslüman maskelerinizi!

Kâri’nin(okuyucunun) kendinin tamamlaması gereken bir yazı olarak bırakılan bir yazıdır.

Saygılarımla…

Yorum Gönder

0 Yorumlar