(Kahvede üç arkadaş konuşmaktadır. Arkada Türk bayrağı büyük şekilde kendisini göstermektedir.)
1.PERDE
BERKAY-Yok arkadaş yok! Bu devirde sağ-solla fikir kavgası mı olur? Geçti gitti artık onlar. Yok Habil’le Kabil’den kıyamete kadar devam edecekmiş. Ne oldu? Artık komunistiyle, sosyalistiyle, kemalisti, reformistiyle; İslamcısı, İrticacısı hatta Hristiyanı, Yahudisiyle yahu eşcinseliyle bile yeni Türkiye Cumhuriyeti Devleti medenîleşti. Dünyaya ayak uydurdu. Bitti o geri kafalıların fikir tartışmaları. Artık her fikir özgür ve kardeştir yani eşittir. Bu kavgayla bir yere varılamayacağını anladı herkes. Ahh ah! Tüm medeniyetlere ev sahipliği yapmış Anadolu’da ne saçma dövüşler olmuş yahu!
UFUK- Çok doğru be kanka. Eskiden neymiş; o böyle düşünmüş, bu böyle düşünmüş hep geride kalmışız. Ne ahmakça değil mi? Gerek yok böyle saçmalıklara. İsteyen patatese tapsın, isteyen soğana inansın isteyen de maymunu kendine önder seçsin. Bize ne? Bize saygı duymak düşer.
İLKER- Aynen öyle, geçenlerde İlahiyat okuyan birini Yahudi bir adamın icraatlarını överken gördüm. Ne kadar sevindim. Bunlar bizi çağdaş, modern ve akılcı kılar. Eski, geri kafalardan da ayrılmamızı sağlar.
IŞIKLAR SÖNER.
.
(Masa etrafında 3 kişi. İkisi takım elbiseli. Biri rahat tavırlı. Hafif ışık.)
KEMAL- Ne yaptınız? Ortaokullarda, liselerde, üniversitede ne durumdayız?
ÇAĞLAR- Efendim, ortaokul öğrencilerine çağdaş ve modern toplum için gerekli şeyleri rahatlıkla anlatabilmek adına ücretsiz şehir gezileri düzenledik. Özellikle İmamhatip’te kız-erkek ayrı saçma sapan eğitim görenleri gezide yan yana oturttuk. Tanışmalarını İslam’ın istediğini de iyice anlattık. (gülerler) Liselerde okul çıkışlarında LGBT’nin normal bir şey olduğunu anlattığımız broşürleri dağıttık. Ve düzenlediğimiz konserlere davet ettik. Broşürünü gösterene ücretsiz deyince hepsi geldi. (sırıtır)
Güzellik algılarını değiştirdik. Farklı renkleri gösterdik kapkara çocuklara. Nasıl mutlular bir görseniz. Üniversitemizde ise oluşturduğumuz öğrenci kulüplerinde faaliyetlerimizi sürdürüyoruz. Ve en başarılı olduğumuz yer burası diyebiliriz. Çünkü orası zaten gericilerden uzak ve fikirlerimizi rahatlıkla kabul ettirebiliyoruz.
KAAN- Çok güzel, Çok güzel de hiç karşı çıkan yok mu?
ÇAĞLAR- (Güler) efendim, çalışmalarımızı sosyal medya üzerinden tanıttığımız için, her görüşe saygımız var sanıyorlar. Çünkü oraya attığımız videolarda hep birlikteyiz, birlikte güçlüyüz; birlikte eşitiz mesajları veriyoruz. Bunun yanında aldığımız fonlarla en iyi hatipleri getirtiyor ve fikrimizi gerek oyunlarla, gerek kısa filmlerle; gerekse dolaylı yoldan aktarıyoruz. Böylece karşı çıkan olmuyor, olsa da bize ulaşamadan sönüp gidiyor. Ee, ne demişler ‘’atlar nallanırken kurbağalar ayak uzatmaz!’’ (kahkaha atar.)
IŞIKLAR SÖNER.
(Çağlar ve Berkay ayakta konuşurlar. Telaşlıdırlar.)
ÇAĞLAR- (bağırır) Ne diyorsun be sen! Nasıl bizim oyunlarımızı anlatanlar çıktı? Kim anladı bunu, biz her görüşten adam bulundurmuyor muyuz yanımızda? Sen ve ahmak arkadaşların bir işi de doğru dürüst yapsın şaşacağım!
BERKAY-Efendim biz de anlamadık. Bir senedir sessizdiler. Meğer bizi izliyorlarmış. Ortaokuldaki çocuklara gitmişler, lisede teşkilatlanmışlar. Şimdi de üniversitede kulüp kuruyorlar. Yazılar yayınlıyorlar, bizi buldukları yerde hesap soracaklarmış. Efendim bu sefer iş ciddi. Adamlar ölüme koşar gibi tüm ideolojilere savaş açıyorlar.
ÇAĞLAR-Bırak kurulsunlar, bırak kurulsunlar da içlerine bizden adamlar sokalım. Nasıl bu zamana kadar tüm çalışmalarını defettiysek bunu da defederiz. Dert ettiğin şeye bak. Hangi iki İslami hareket yan yana gelmiş ki destek bulacaklar? (güler)
BERKAY-Keşke öyle olsaydı efendim. Keşke. Bu başka. İslam adına çalıştığını söyleyen herkesi bir araya getirmişler bile. Ahh efendim ah! Uyuyakaldık.
DIŞ SES: GELİYORLAR!
(ARKADAN TEKBİR! SESLERİ YÜKSELİR, ÇAĞLAR ve BERKAY SAHNEDEN KAÇARLAR.)
(10 KİŞİ SAHNEDE 1 KİŞİ ÖNLERİNDE TEKBİRLE SAHNEYE GİRDİKTEN SONRA ÖNDEKİ ARKASINA DÖNER)
ASIM- (Arada kağıdına bakar) Kardeşlerim! Küfür tek millettir. Ve her dönemde varlığını sürdürmektedir. Bugün eğer ki bir araya geldiysek bilinsin ki acımız bir, sevinmemiz bir, vicdanımız bir ve gayemiz birdir. Ortaya çıkan bu acımasız zulmü, üniversitemizde ve diğer maarif meselelerimizde görebilmekteyiz. ‘’Biz de elimizden geldiğince, insanları fuhşiyata malayaniyata, gençliği nefsin cenderesi hangi kulpundan tutmuşsa o cenahın sarmallarına direnmek namına birbirine omuz vermiş bir kervanız. Mesele sahibi olabilmektir her şey. Mesele sahibi olmak nedir ve nasıl bir halet i ruhiye gerektirir bilir misiniz? Bir derdiniz, öfkeniz, kafaya takmışlığınız vardır. Sayha say ha kabuslarıyla uyandığınız, perçeminden yakalayabilmek için hendesi, metafizik bir kurcalamayla her an kolladığınız, gafletin tavşan uykusuyla bir an kopar gibi olduğunuzda adeta kıyamet gürül-tüsüyle hafif uykunuzdan uyandırılıp gerçekliğine atılıverdiğiniz bir aşktır… ‘’ Ahlakta sefilleştirilmiş, düşüncede solucanlaştırılmış, sanatta maymunlaştırılmış ve ne kadar ‘bizi biz yapan’ değerimiz varsa tahrifata uğratılarak sahtesi veya suflisiyle yer değiştirilmiş nesillerin, dibe vurduktan sonra yükselişe geçen neslin yolcusuyuz.
İşte bundan, bu gözü keskinliği diğer kardeşlerimizle de buluşturmak mecburiyetindeyiz. Bu memuriyetin, İslam’ın ilk döneminde ortaya çıkan Bedir cihadından farkı yoktur. Nasıl ki o dönemde Allah’ın ordusu Bedir’de kendisinden üç kat büyüklüğündeki orduyu yendiyse, bugün de biz kendimizi Peygamber tarafından görevlendirilmiş seriyyeler olarak kabul etmeliyiz. Peygamberimiz bu dönemde yoksa, biz varsak; onun nasıl hareket edeceğini düşünüp öyle hareket etmek mecburiyetindeyiz. Unutmayın ki bu bir inanç hareketidir. Bu bir iman hareketidir. Bu bir başkaldırı hareketidir. Fikirde, duyuşta, algılama retoriğinde, estetikte, sanatta … Birtakım yanlışlıklar, saplantılar, yanılgılar, birilerinin ‘‘ kral çıplak’’ der gibi adeta öne atılmasına bakıyor..
Bu hareket, küfrün karşısına, sayısı ve maddiyatıyla değil; ruhu ve fikriyle çıkanların hareketidir. Elbette görülecektir ki, sefer bizden zafer Allah’tandır!
IŞIKLAR SÖNER
SON
0 Yorumlar