Dönmez dolapların olduğu parklardı
Bir daha göremeyeceğimiz yaşlar
Kimi öylece güler, kimi ağlardı.
Arkasına her döndüğünde
”Yaşamak” diyordu delilerden yorgun olanlar
Bu deyiş ne zaman anlam kazanırdı
Dünyadan kaçınca mı, yapışınca mı ona?
Yine bir soru. Ve yine orada ölüler.
Sırtında mezarını taşımak.
Asıl mesele bu değil miydi işte.
Tadım noktalarının en haz vericisiydi..
Yalnızlıkta ve ağır adım atışta
Tek neden oydu.
Yollar çıkar, dönmez hiçbiri
Bebekliğe dönmek ister yaşlılar ve ölüler.
Bebekken ölmek, hiçbir sınırın elemi değil
Sahi, başa dönmeden; nasıl bu çark ilerleyecek?
Köprülere saygısızlık olsun istemem.
Ne çok hedefim vardı yoksa.
Şeytan olmasa mesela, kabarır mı;
İnsanın, insana; insansızca, insanlıkla
Ve yalanla hizmeti?
0 Yorumlar