Radikalizmden Modernleşmeye! - Murat Şah VURAL

Radikalizmden Modernleşmeye!

 



        Biz bu topraklarda sabah ezanıyla uyanmayı, yatsıdan sonra dua etmeyi bilen bir millettik. Hem tarihimizi taş duvarlara değil, gönüllere yazmıştık. Ama sonra birileri geldi; “Bu devir değişti,” dedi. “Batı gibi olmalıyız,” dedi. Dedi ama bu söz, kökü budanmış bir ağacın meyve vermesini beklemek gibiydi..

 Modernleşme bizde, sadece kıyafet değişikliğiyle başlatıldı. Kravat takıp, fes çıkarınca medeni olunacağını sandılar. Hâlbuki medeniyet, kafa değiştirerek değil, kafa geliştirerek olurdu. Osmanlı’nın son döneminde baş gösteren Batı hayranlığı, Cumhuriyet’le birlikte sistemleşti. “Osmanlı gericiydi,” dediler. Oysa Osmanlı’nın kurduğu medreseyle, açtığı imarethane arasında bir hikmet bağı vardı. Bugün o bağ koptu.

 Cumhuriyet döneminde yaşanan ani kültür dönüşümleri, halkın zihninde ve ruhunda bir boşluk yarattı. Alfabeyi değiştirdiler, kitaplarımızı anlayamaz olduk. Dilimizi değiştirdiler, dedemizin mezar taşını okuyamaz hale geldik. Sadece harf değil, hafıza da silindi. Radikal bir kopuş yaşadık. Bu radikalizm, sadece şekilsel değil, zihinsel bir kopuştu.

Radikalizm bir şeyi tamamen yok saymak, yerine yeni bir şey koymadan “yenilik” yapmak zannıdır. Osmanlı’yı inkâr edip yerine “Batı”yı koyanlar, Batı'nın değerlerini bile tam anlamadan kopyaladılar. Bir Batılı gibi giyindik ama düşünemedik. Konuştuk ama bir şey demedik. Yazdık ama anlamdan uzak kaldık.

 Bugün hâlâ bu kopuşun sancısını yaşıyoruz. Gençlik, kim olduğunu bilmiyor. Çünkü geçmişiyle tanışmamış. Modern olmak demek, geçmişi çöpe atmak değil; geçmişten damıtarak geleceğe yürümek demektir. Ama biz kendi modernliğimizi kuramadık. Kendi gömleğimizi dikemedik. Başkasının elbisesiyle boy göstermeye çalıştık.

 Modernleşme kelimesi bir vakitler bu millete umut gibi sunuldu. “Gelişmek” dediler, “ilerlemek” dediler. Herkesin kulağına hoş gelen o sözler, zamanla milletin kalbini tıkadı. Çünkü modernleşmenin bizdeki karşılığı, kendi kültürünü inkâr etmek oldu. Kravat taktık ama kalpten gelen o basiret ipini kopardık.

 Batı’yı örnek almak mı? Elbette! Ama kendi süzgecimizden geçirerek, kendi hamurumuzla yoğurarak. Çünkü her medeniyet, kendi toprağında yeşerir. Batı’nın tohumunu Anadolu’ya ekmekle filiz olmaz bir medeniyet. Kendi hikâyemizi yazmadan, başkasının romanında figüran kalırız.

Velhasıl mesele Batılılaşmak değil, adam olmaktı. Biz adamlıkta zaten ecdadın duasını, irfanını, adaletini miras almıştık. Modernleşme o mirasa sırt dönmekle değil, onu yeni çağda yeniden yaşatmakla olur. Çünkü kalbi olmayan ilerleme, sadece bir yön kaybıdır. Gönlünü kaybetmiş millet, sadece modern değil, kimliksiz olur.

Kalın Sağlıcakla.

Yorum Gönder

0 Yorumlar