İnsan, özellikle çağın insanı, hangi meseleye eğilim gösterirse
göstersin, bir algı yönetiminin içindedir.Algı yönetimi denilen şey ise ilk olarak ‘Amerikan ordusu’
tarafından ortaya konmuş bir tanımdır. Algı yönetimini Amerika Savunma
Departmanı şöyle tanımlamıştır:İstihbarat sistemlerinin ve liderlerin resmi
tahminleri, dış ilişkileri ve resmi eylemlerini etkilemenin yanında,
‘toplumların duygularını’, motivasyonlarını, etkilemek amacıyla yapılan
yayınlar ya da seçilen bilgileri ve göstergeleri inkar etme eylemidir.
Aslında bu algı yönetimi
çok sık duymaya başladığımız bir şey oldu değil mi? Ve buna karşı birtakım
önlemler alındı.Artık insanlar(sosyal ya da geleneksel medya kullananlar
özellikle)neyin gerçek ve neyin sahte olduğunu ayırabilir duruma geldiler.Ne
yapılmaya çalışıldığını anlamasalar da..Bilinçlenmelerin bile ne kadar farklı
alanlara yöneldiğini görüyoruz bugün.Aslına bakarsanız, bunun temeli de eğitime
dayanmaktadır ya!
İnsanlar okudular, geliştiler,
bilinçlendiler.Peki, iyi güzel de insanların okumasını sağlamak onları ‘kazanç
olarak gören bir yönetici’ için iyi bir şey midir? Neden okumasına ve
bilinçlenmesine izin verdiler? İşte bugün konuşacağımız konu bu…
‘Bu kadar bilen ve bilinçli insanlığı
kim, nasıl yönetecek?!’ bu bilgi teknolojisinde İslam nerede olmalı?!
Aslında şu 20. yy. uygulamalarının bu
yüzyıla uyamayacağını kabul ederek görmekteyiz.Yani şu çağ açıp çağ kapatma
muhabbetiyle yine karşı karşıyayız diyebiliriz ama bu çağ açıp kapatma
muhabbeti eskisi gibi olmayacak sanırım.Tıpkı her şeyde olduğu gibi bunda da
çok daha hızlı bir çağa gireyeceğiz, girdik.Corona’nın üzerimizde kurmuş olduğu
bu baskı bazı devletleri gördüğünüz gibi ‘tekrar’ ön plana aldı.Hiçbir devlet
Çin’in aldığı önlemleri alamaz duruma geldi.Bu da onları birkaç adım öne
aldı.Benzer yöntemler diğer devletlerde denendi fakat onlarda halktan karşılık
olmadığı için başarısızlık söz konusu oldu.İşte halk bu durumda biraz da
muhtaçlığa düştü diyebiliriz.Yani bu hapis gibi karantina muhabbetleri sıkmaya
başladığından herhangi bir ilaç söz konusu olsa da kurtulsak diyen bir toplum,
neden bu çareye yönelmesin ki?
Devlet yöneticilerinin seçilme derdine
düştüğünü de göremezsiniz şuanda.Gerekendir çünkü.Hatta bundan sonra hep böyle
olacağını da öngörüyoruz.Yani ‘demokrasi balonu’ yavaş yavaş sönmeye
başladı.Yani özgürlüklerimiz de kısıtlanmayacak, o mânâda da düşünmeyelim.Zaten
21.yy. şartları devletleri daha özgür bir ortama bırakacak.Yani şu her şeyi
gördüğünüz devlet işlerinden bahsediyorum.Bunu başaramayan devletler de ‘’sizde
ne var ağam?’’ sendromundan çıkamayacak!
Bugün asıl bilgi neredeyse tüm dünya
onunla mücadeleye girecek aslında.Yani Çin ile…
5G teknolojisini duydunuz mu? Hani şu
gelişmiş internet sağlayan ve buna ihtiyaç hissettirecek olan 5G.
Algı yönetimiyle insanların
‘duygularını’ ellerinde tutsalar nasıl olur? Şuan tüm dünya biraz da aynısını
yaşamıyor mu? Şey… galiba bir teste
alındık...! Telefonunuzdan eskisi kadar
uzak kalabiliyor musunuz? İnternet üzerinden yaptığımız işlemlerle hayatımıza
devam ediyoruz.Şu dedelerimiz vardı hani’’ Yav bırakın şu telefonları’’ diyen.
İşte onlar bile görüntülü sohbet yapıyor bugün.MECBUR KALDIK!
Biyometrik çipler muhabbetini
açmıyorum bile…
Düşünsenize bu kadar gelişimi bi’anda
nasıl kabul ettirebilirdiniz bir topluma? Cevabı çok kolay:COVID19 J
Hastalığınıza çözümün de
telefonunuzdan geleceğini bilseniz neler yapardınız? Yanlış sordum galiba,
neler yapmazdınız?!
İşte bu denize düştüğümüzde
sarıldığımız yılan da o kadar masum değil işte.Olmayacak da! Tüm bedeninizin
bilgilerinin ele geçirilmesinden bahsediyorum.Şaka değil, yönetilebiliriz!
Bir de şu konu var ki, nefsimizi
doyurmak istediğimizde bile o teknolojiye koşacağız.VR teknolojisiyle oynadığımız
oyunlarda resmen birçok kez ölüyoruz ama tekrar dirileceğimizi biliyoruz.Bu da
insanoğlunun nefsine tatlı geliyor çünkü.Tabii aklımıza direkt oyunlar da
gelmeyecek bundan sonra.Mesela umreye gitmek isteyen de o teknolojiyi şuan
kullanabilir.Işınlanma falan değil VR! Hem fiyatı da ucuzJ
Teknoloji bizi sadece köleleştirmiyor
tabii.Kötü bir şey değil aslında.Onu kötü yapan, kullananlar yani biz.Aslında
bu nefsi tatmin etme konusu bizi her konuda karşılayacak ‘sanal tatmin’
olarak.Yani çoğu arkadaşım benim gibi oyunlarda zengin olmuşlardır.Bu da biraz
olsun doyurmuştur nefslerini.Paraya doymak sözleri falan.. J
20.yy.’da geçmişi bilmek çok
önemliydi.Oysa şimdi önemsiz.Çünkü öyle bir çağ ki sadece geleceği düşünüyor,
sadece fütürizm yani.
Fütürizmin ülkemize geldiği ve
temsilcilerini araştırın lütfen.
..
Gelişen insan farklı kanal arayışına
girince bir terim daha ortaya attı.Neydi o? Tekno-dinler!
Aslında bunun şuan sadece
tekno-dindarlarını görebiliyoruz.Yani daha o kadar açılamadık ama çok yakında o
da gelecek..
Ya nasıl tekno-dindar kardeşim! Diyenlerimiz olacaktır.Şöyle ki, ibadetlerimize yardımcı olarak kullandığımız ibadet teknolojisi aracılığıyla dini yaşantımızda teknolojisiz bir anımız yok! İmamlarımızın kullandığı mikrofondan tutun da, ezan vaktini gösteren, kıbleyi gösteren cihaza kadar.İşte burada kullandıklarımızı geçmişle kıyaslayınca bu terim ortaya çıkıyor.
Ya da eskiden gidip vaazını dinlediğimiz hocaları düşünün.En fazla bin kişiye hitap edebiliyorlardı.Belki de bundan hep aynı şeyleri farklı kesimlere anlatıyorlardı.Fakat şuan durum öyle değil! Paylaştıkları bir video ile milyonlara ulaşabiliyorlar, bu da onların gelişmesini ve değişmesini zaruri kılıyor tabii.Onu da geçelim.İnternetten duyduğu bir kelamla iman edenlerimizin sayısı ne kadar arttı? Bunu yüzdeye vurmak zor olacaktır.
İnsanlar okumaya mecbur kaldı dedim sözlerimin başında.İşte bundan! Şeffaf toplumlar, yönetimler olacak! Bunlar yadırganmayacak.Şu takip ettiğiniz din kanallarının başındakilerin hayatını bilmenizden söz ediyorum!
Aslında insanlar öğrenmiyor, gözlerine sokuluyor bugün.Böyle bir çağ işte! Farkına varmamız için de videolar çekiliyor.Aa yine teknolojiden bahsettik!
BU ÇAĞA SAHİP OLMAK İÇİN HAREKETE GEÇELİM!
0 Yorumlar