HAİRULA SORE İLE RÖPORTAJ - Murat Şah VURAL

HAİRULA SORE İLE RÖPORTAJ

 

 İlahiyat Fakültesi’nde sınıf arkadaşlarımdan birisi olan, müthiş Türkçesiyle, cana yakın tavırlarıyla herkesin gönlünde taht kurmuş; kıymetli kardeşim Hairulla Sore ile yapmış olduğumuz röportaj:

 

M: Hoş geldin Hayrullah, seni biraz tanıyabilir miyiz?

H: Hoş buldum. Tabii, ben Hairulla Sore; Burkina Fasoluyum. 1999 yılında doğdum. Babam İmam ve diğer 4 kardeşim de Burkina Faso’da öğrenci. Abim, Hukuk Fakültesi’nde yüksek lisans yapıyor ve 3 kardeşim de lisede okuyorlar. Ben de onların okuduğu liseden mezun oldum.Türkiye’deki İmam-Hatip Liseleri gibi bir lise. 2 yıldır Türkiye’deyim.

M: Maşallah! Eğitimli bir aileyi oluşturduğunuzu görüyoruz. Klasik bir soru olan, neden Türkiye? Sorusunu sormadan edemeyeceğim.Çünkü daha önceki muhabbetlerimizde bana söylediğin o dikkat çekici sözleri kıymetli okuyucularımızın da duymasını isterim.

H: Söylediğim gibi ben Türkiye’deki İmam-Hatip liseleri gibi bir liseden mezun oldum.Orada İslam Tarihi dersimizde yolun sonu hep Türk-İslam devletlerine çıkmaktaydı.Özellikle Osmanlı Devleti, tüm Burkina Fasolu kardeşlerimin hayranlık beslediği bir devletti. Ben de bu Osmanlı milletinin devamının Türkler olduğunu biliyordum. Sonra İHH’nın sürekli ama sürekli bize yardım edişi bize hala daha Türklerdeki hoşgörünün var oluşunun temsili oluyordu.Sadece İHH değil tabii, daha nice Türkiye’den vakıf ve dernekler bize yardım ediyorlardı. Ben buraya okumaya geldim! Çünkü, bak Murat; orada şöyle bir zulüm var: Burkina Faso, öğrencileri alıyor ve yetiştiriyor.Lise dönemine geldikten sonra en başarılı yani okulda birinci ve ikinci olan öğrenciler Fransa’ya götürülüyor.VE BU KISMEN DE OLSA ZORLA OLUYOR! Daha sonra 20-25 yıl Fransa’da beyinleri yıkanan, asimile olan bu Burkina Fasolu gençler, geri döndüklerinde bize zulüm getiriyorlar. Cumhurbaşkanı olabilmek için sürekli darbe yapıyorlar. Kan döküyorlar, nefret kusuyorlar. Bizse onların bu zulmü karşısında elimizden gelen mücadeleyi vermeye çalışıyoruz. Ama biz artık uyandık.Yeni nesil asla bunlara kanmıyor.Artık herkes üretmenin ve milli olmanın ne kadar önemli olduğunu biliyor. Teknoloji sayesinde de artık eskisi gibi onlara köleliğimiz kalmadı denecek kadar az. Tabii sömürge hala bitmedi! Hala devam ediyor! (Duygulandı ve sözü yarım kaldı.) İşte bu yüzden Türkiye’ye okumaya geldim.

M: Hakkını helal et aziz dostum, fakat dikkatimi çeken; sürekli darbe görüyoruz demen oldu.Biliyorsun, ülkemizdeki darbelerden bizim yaşımızın yettiği hiç olmadı, 15 Temmuz darbe girişimini gördük ve o da aziz milletimizin kenetlenmesiyle başarısız oldu elhamdulillah. Bana daha önce anlattığın 15 Temmuz günü Burkina Faso’yu tekrar anlatır mısın?

H: Olur tabii. O gün, bizde saat 19.00’da Türkiye’de darbe oluyor diye hocalarımız heyecanla bağırıyorlardı.Hepimizi bir yere topladılar ve hep birlikte Kur’anı Kerim’i hatmetmeye ve Yasinler, Fetihler okumaya başladık. Türkiye’yi İslam’ın güçlü kalesi olarak öğrenmiştik.Burası düşerse İslam’ın zedeleneceğini biliyorduk. Ve nasıl ki bir vücutta bir yerimiz ağrıdığında hemen o bölgedeki acıyı tüm vücudumuzda hissediyorsak, aynı Müslüman kardeşlerimizin acılarını da tüm Müslümanlar da hissederdi. Ondan dolayı da Müslüman kardeşlerimizin zarar görmesini hiçbir zaman istemezdik.Bize öğretilen de iman ettiğimiz gerçek de buydu.

M: Gerçekten hayran olunası! Biliyor musun Hayrullah, bu ülkenin vatandaşlarından bile sizin gösterdiğiniz hassasiyeti göstermeyenler oldu! Ne kadar üzüldüğümüzü anlatamam.

H: Biliyorum. Söyledim ya biz sürekli darbe görüyoruz diye. Yaşadıklarınızı biz sürekli yaşıyoruz. Ne hazin ve üzücü!

M: Konuyu biraz değiştirmek istiyorum. Buradan mezun olduktan sonra ne yapacaksın Hayrullah?

H:İnşallah ülkeme dönüp, tercüman olmak istiyorum. Çünkü görüyorum ki bazen insanlar İslam’ı anlatmak istiyor ama dilleri uyuşmadığından bu hep yarım kalıyor. Ümidim, daha fazla Türk kardeşimin ülkemize gelip İslami tebliğ etmesidir. Biliyor musun Murat? En son Burkina Faso’ya gittiğimde ne gördüm, fazla fazla insanlar Müslüman olmuşlar. Ve bunda Türklerin katkısı çok büyük. Bilmiyorum biliyor musun ama şöyle bir olay var Afrika’da: Türkiye Diyanet İşleri Başkanı Afrika’ya gidiyor ve elinde bir tane  Kuranı Kerim var. İşte burada Muhtar denen mahallenin başkanın evine gidiyor. Muhtar elindeki Kuranı görüp soruyor, bu nedir diye. Diyanet İşleri Başkanı, Kuran’ı Kerim deyince Muhtar ağlamaya başlıyor. Diyor ki, ‘’Burada çok fazla hafız var. Ama ezberlerini tahtaya kömürle yazılmış ayetlerle yapıyorlar.O ezber bitince de tahtayı suyla yıkayıp o suyu içiyorlar, ezberleri akılda kalsın diye.’’ Ve izin istiyor tüm halkı çağırmak, Kuranı göstermek için. İnanamayacaksın sıraya giriyor insanlar o Kuranı görmek, ona dokunmak; nasıl bir şey olduğunu anlamak için. Ama şu anda Arabistan ve Türkiye bu konuda da o kadar yardım etti ki, çoğu Afrika ülkesinde Kur’an-ı Kerim oldukça var.Elhamdulillah.

M: Elhamdulillah! Hayrullah, eklemek istediklerin nelerdir?

H:  Çok teşekkür ederim. Görüyor musun? Bana söz hakkı veren bir millettensin. Oysa onlar öyle değiller, beyazsan nerelisin diye sorarlar, siyahsan Afrikalısındır ve konuşmaya hakkın yoktur.Tabii onlara boyun eğen Afrikalılar hariç. Ve şu da gariptir: Afrika tek millet olarak gözüküyor. Öyle bir şey yok.Afrika bir kıta ismi. Bana Afrika’nın başkentini soruyorlar, Avrupa’nın başkenti neresiyse orası diyorum.         Murat, ZULÜM NE ZAMAN BİTECEK? Bilmiyoruz. Biz artık uyandık, eskisi gibi değiliz.Ama hala uyuyan kardeşlerimiz var. İşte bu yüzden Türkiye gibi İslam’ı yaşamaya çalışan kardeşlerimizin dernek ve vakıflarından yardım istiyoruz. Tebliğ güçleri yüksek biliyoruz. Bizi uyandıracak bir dürtüye ihtiyacımız var. Yoksa kan ve gözyaşı hiç sonlanmayacak. Bir millet, Müslüman bir millet yok olup gidecek. Çok korkuyorum, dinden dönen kardeşlerim olacak diye!

Ve şunu da ekliyorum: Tüm bu yazıyı okuyanları, Burkina Faso’ya davet ediyorum. İnşallah orada sizleri misafir etmek çok isterim. Allah’a emanet olunuz.

 

 

 

Yorum Gönder

0 Yorumlar