MERHAMET VE PAYLAŞMA(MEKTUP) - Murat Şah VURAL

MERHAMET VE PAYLAŞMA(MEKTUP)

 

Muhammed kardeşime;

Selamun aleyküm Kudüs’ün genç ama koca yürekli müslümanı, kadim dostum Muhammed.Neler yapıyorsun orada, ailenin durumları en son bıraktığım gibidir inşAllah. Özledim Muhammedim seni, Kudüs’ü, Mescidimi hepinizi özledim.Türkiye’den Kudüs’e geldiğimiz günü hatırlıyorum.Sabah’a karşı şafak sökmeden gelmiştik.Arabamızda sizler için kıyafetler, yemekler vardı.Arka tarafında ise İHH ve Türk bayrağımız vardı.İçimizde ki mutluluk, heyecan çok fazlaydı.Güneş Kubbetus Sahra’ya vuruyor, peygamberimizin miracı aklıma geliyordu.Güneşin doğuşuna az vakit kala bir mektepten Kur’an sesleri yükseliyordu.O mektebe doğru yaklaşmıştık.Bizim geldiğimizi duyunca koşa koşa gelmiştiniz.Sen en öndeydin, gözlerin gözlerimizden ayrılamıyordu sanki.Merhamet diye haykırmıştın.Bir bakışın vardı.Dilini bilmiyordum ama gözlerimizle merhamet ve paylaşma duygusunu en iyi şekilde yansıtmıştık.Gözünden yaş geliyordu.Ben hemen uzanıp silmiştim o yaşları.Bize ehlen ve sehlen emelün ümme(Hoşgeldiniz ümmetin çaresi) demiştiniz.Mahmud kardeşimizin sayesinde İngilizce ile anlaşıyorduk sizinle, anılarımız aklıma geldikçe ağlıyorum, tutamıyorum kendimi. Oysa ne güzel de imamlık yapardın, helalleşmiştik ben ülkeme dönerken hepinizle.Hafızlarımız nasıl gidiyor, zorlanmıyorlar değil mi? İsrail askerlerini Müslüman yapacağını söylüyordun en son,  kaç asker bizim safımıza döndü? Benim halimi sorarsan, ben sizleri anlatıyorum burada kardeşlerime,  biliyormusun sizler için ‘’merhamet ve paylaşma’’ adlı bir konferans düzenleyeceğim, sizlerin durumlarını burada en iyi şekilde dile getireceğim.Her ay sizlere kıyafet, yemek, göndermek için çalışan analarımız, babalarımız var.Onlar İHH adında siz Müslüman kardeşlerimiz için çalışıyorlar gecesini gündüzüne katarak.İnşAllah bir gün Bursa’ya gelmek sana ve ailene de nasip olur.Muhammed’im sınavım olduğu için mektubu iki günde yazmak   zorundayım.Kudüs’ten şehid haberleri gelmesi beni çok üzüyor.Kahroluyorum her fotoğraf gördüğümde yine mi diye haykırıyorum.Yaz tatilinde sizinleyim inşAllah, Ahmed kardeşimizin fotoğrafını gördüm inşAllah o da aramızdan ayrılmamıştır.Sen son hoca olduğunu unutma Muhammed’im, orada hafız olmak isteyen kardeşlerimizin son hocası sensin.Sakın zorluğa yenik düşme, biz gereken yardımı yapacağız.Hatırlar mısın? Bana Türkler nasıl insanlar diye sorardın.Ben de sana mektup yazacağımı ve orada söyleyeceğimi söylerdim hep, işte söylüyorum Muhammed’im biz Türkler müslümanın kılına zarar gelse bizim organımız yok olmuş gibi oraya yardım etmeye çalışırız, onarırız hiçbir şey yapmasak susmayız bağırırız meydanlara toplanırız.Çünkü biz müslümanız hep biriz hep birliğiz.Biz bir vücuduz bir yerimize bir şey olsa bütün vücut acır…

     Muhammed’im keşke bugün televizyon izlemeseydim, en ön safta bağırışların var izliyorum.El Kudsü lil müslimin!(Kudüs Müslümanlarındır!) El Kudüs asimetü Filistin!(Kudüs Filistin’in başkentidir!) Ve Seyfe tebga hekeze ebeden!(Ve hep böyle kalacak!)diye haykırışını ve hep böyle kalacak dedikten sonra mübarek sarığına bir kan bürüyor yere düşüyorsun.Gözlerini görüyorum sanki bizi karşıladığınız günkü bakışların gibi parlıyor, yüzünde acı yok gülümsüyorsun.Mescid-i Aksa’da kalıyor gözlerin.Senin o umut dolu gözlerin Kudüs oluyor, sanki peygamberimizi karşılıyor gibi gülümsüyorsun.Sen ölmemeliydin  kardeşim, nasıl yaparlar bunu sana? Sarığını, cübbeni kan bürümüş, canım acıyor Muhammed’im canım yanıyor.Elindeki yüce Kur’an’a nasıl kıydılar.Sen şimdi uçuyorsun beni unutma Muhammed’im bir Türk arkadaşın beni unutma.Sen göklerde uçan beyaz bir güvercinsin.Arkasında milyonlarca bembeyaz güvercinleri olan yıldızsın.Kim istemez senin gibi Allah için şehid olmak? Arkanda bıraktıkların müslümanındır, bizimdir.Sen şimdi sönmeyen ocağın başına geçtin.Hepimiz o ocağın başındayız, senin kanat çırptığın yerde, gönüllerimizin ortak olduğu yerde.

 

Sen ölmedin Muhammedim, seni tüm evreni yaratan anlatıyor:’’Allah yolunda öldürülenlere ‘ölüler’ demeyiniz.Bilakis onlar diridir lakin siz anlamazsınız’’ diyor.Sen dilime gelince gözyaşlarımı tutamıyorum, düşünemiyorum… Kanat çırpışını… Sen Kudüs için, kardeşlerim için o hain ellere can verdin Muhammed’im.Canlar oldun, canın acır mı hiç senin? Yanında milyonlarca bembeyaz güvercin ve gönlün…Muhammed’im!

Sen bir abiydin, bir hocaydın, sen bir arkadaştın, sen bir kardeştin ve en önemlisi sen vatanına can veren bir yiğit’tin.Sakın üzülme… Gözünden bir damla yaş dökülmesin, çünkü o yaş müslümana sel olur Muhammed’im.Hatırladın mı? Söylerdin ya hani baban seni ‘Aslanım!’ diyerek göndermişti mektebe, hatırladın mı bizlerden helallik aldığın günü, hatırladın mı abdest aldığımız o mübarek günü? Bunların hepsi bizimle oldu ve hâlâ sen bizimlesin Muhammedim.

O akşam yatsıyı kıldıktan sonra bana neler demiştin… Hatırladıkça ağlarım. Ne güzel vaaz vermişti Muhammed hocan, şehitliği anlatmıştı o gün ve sen de ‘ Ben de varım kardeşim, ben de buradayım!’ demiştin.Ne güzel günlerdi onlar…

Yine ağlıyorum…Yine aklımdasın…Seninle gurur duyan kardeşlerin burada… Hepimiz seni anlatıyoruz.Hepimiz senin gibi itaat ettik bu işe. Hepimiz merhamet yolcusuyuz paylaşıyoruz kederimizi.Şehadet parmağımız havada tekbirler getiriyoruz.

Allah’a emanet ol.

 

Yorum Gönder

0 Yorumlar