Mekke’de bir telaş vardı.Kâbe
yeniden inşa ediliyordu.Yavaş yavaş bitmişti.İnşa’nın göz bebeği, en değerlisi
olan Hacer-ül Esved taşı yerine koyulacaktı.Dört kabile neredeyse savaşa
girecekti birbiriyle.Çünkü bu olay çok kutsal bir olaydı.Herkesin keşke biz
yapsak diyerek yaklaştığı bir meseleydi Hacer-ül Esved.Dört kabilenin en
bilgini ve en zekisi olan bilgine danıştıktan sonra büyük bir karara
vardılar.Gösterdikleri kapıdan kim girerse Hacer-ül Esved’i yerine o
koyacaktı.Dört kabilenin bireyleri, kapıdan güvenilir birinin girmesi için
dualar ediyordu semâya.Zaman geçtikten sonra o kapıdan bir nur girdi.Dört
kabilenin bireylerinin gözleri yıldız olmuş parlıyordu resmen.O nur Peygamber
Efendimiz’di.Bu olayı ona anlattıklarında şöyle bir karara vardı
peygamber.Sırtındaki yeleğini çıkardı ve dört kabilenin bireylerinden taşı
yeleğinin üzerine koymalarını istedi.Daha sonra yeleğin dört ucundan dört
kabilenin tutup kaldırmalarını ve koyulacak yere götürmelerini istedi.Onlar
yeleğin ucundan tutup taşı kaldırdıktan sonra Efendimiz, o mübarek nur
elleriyle taşı yerine koydu.Adaletin en büyük temsili olan Efendimiz, yirmi üç
yılda canî bir toplumu ne hâle getirmişti öyle.Karıncayı bile incitmeyen
büsbütün Müslüman olan bireyler vardı artık.Yirmi üç yılına neler sığdırdın ya
resul.Ne güzel bir nesil oldu bak neslin.Asım’lar, taha’lar ve nice nesiller
‘’Ben buradayım!’’demek için can atıyorlar.Sen varken yetimlerin- öksüzlerin
yüzü hiç düşmezdi ve hâlâ öyle Efendim.Sen vardın, sular susar seni dinlerdi.Sen
hadis söylerdin, not alırdı sahabelerin.Bak o notlar ne nesil bıraktı arkanda
Efendim.Ebubekir’in vardı senin.sıdk sesi, güven saçan nur, güven yollarının
bembeyaz güvercini olmuş semâ’ da el açıp nesline dua eden.Ömer’in vardı,
neslinin en günahkâr gününün bile ondan sorulacağını söyleyen.Müslüman
kardeşlerinin en kötü zamanlarında varını yoğunu ortaya koyan, ceplerini
boşaltan.Osman’nın vardı, dosta güven saçardı o.Düşmanı toprağından titretir,
yaşamını turap ederdi.Ali’n vardı, daha küçücük yaşta iman eden.Sözleriyle
kalplerde taht kuran mübarek, dilinden kur’an düşmeyen nurdu ve sen vardın ya
resul.Güven saçardın etrafına.Dini ne olursa olsun tüm insanlık sana güvenir,
mallarını sana emanet ederdi.Müslümanlar ise kalplerini sana emanet etti ya
resul.Dünya senin aşkın için var.Bu dünya senin uğruna ağlar, bağırışlar
eder.Kalplerimizde feryad ettiğimiz hadislerinde yol gösteren, karanlık yolları
ve olayları aydınlığa çıkarırdın Efendim.Ahmet Yesevi gibi gözlerimiz görmüyor
yaşımız olunca altmış üç.Senin yokluğun Mevlâna gibi döndürüyor mübarek
neslini.Müslümanların kalbinde büyük yara oldu yokluğun.Sensiz nefse karşı
gelmek tek dişi kalmış canavara karşı gelmekten zor.Sen yoksun Efendim, sen
yoksun Efendim.Bugünde seni andık ya resul, ölene kadar bu diller senden medet
umar ya resul.Selam olsun sana ey gönül eşimiz.Selam sana andelibi Zişan, selam
sana Muhammed-ül Emin’im. selam sana!
0 Yorumlar