EPİGENETİK! - Murat Şah VURAL

EPİGENETİK!

 


Hazır metafizik konumuzda ilerliyorken, bugün bir başka tabirle bu düşüncelerimizi desteklemek ihtiyacı hasıl oldu. Bu nedenle bugün, günümüz biliminin belki de en şaşırtıcı ve ilgi çekici konularından biri hakkında konuşmak istiyorum: Epigenetik. Bu kelimeyi belki ilk kez duyuyorsunuz, belki de bir yerlerden aşinalığınız vardır. Ama, bu konu hepimizin hayatıyla, sağlığıyla, hatta gelecek nesilleriyle doğrudan ilgili. O yüzden gelin, birlikte bu konuyu biraz daha yakından inceleyelim.

Epigenetik Nedir?

Epigenetik, basitçe söylemek gerekirse, "genlerin üzerindeki kontrol mekanizmaları" demek. Yani, DNA'mızın dizilimi değişmese bile, genlerimizin nasıl çalıştığı, hangi genlerin açılıp hangilerinin kapatıldığı, çevresel faktörlerle değişebiliyor. Bunu bir kitaba benzetebiliriz: DNA'mız kitabın içindeki yazılar, epigenetik ise bu yazıların hangi sayfalarının okunup hangilerinin atlanacağını belirleyen bir işaretleme sistemi.

Daha yakından bir örnek vereyim pekişmesi açısından önemli olacaktır: Aynı DNA'ya sahip tek yumurta ikizleri, farklı çevresel koşullarda büyüdüklerinde farklı gen ifadeleri gösterebiliyor. Biri obeziteye yatkın olurken, diğeri sağlıklı bir metabolizmaya sahip olabiliyor. İşte bu, epigenetiğin gücü. Yani, genlerimiz aslında kaderimiz değil(bilirsiniz, çok eleştirilen mevzuu), onları nasıl yönettiğimiz önemli.

 

Epigenetik aslında bize şunu söylüyor: "Yaşam tarzın, genlerini etkileyebilir." Yani, yediğin yemekler, yaşadığın stres, yaptığın spor, hatta uyku düzenin; genlerinin nasıl çalıştığını belirleyebiliyor. Birkaç örnek daha vereyim:

 Dışardan hazır gıda tüketimi, bazı genleri aktif hale getirerek obeziteye yol açabiliyor. Ama tam tersi, sağlıklı beslenme, genlerini olumlu yönde etkileyerek hastalık riskini azaltabiliyor.

Stres de önemli, kronik stres, epigenetik değişikliklere neden olarak depresyon veya bağışıklık sistemi hastalıklarına zemin hazırlayabiliyor. Yani, stres yönetimi sadece ruh sağlığın için değil, genlerin için de önemli.

Ve spor, yani düzenli fiziksel aktivite, sağlıklı gen ifadelerini destekleyerek hastalık riskini azaltabiliyor. Yani, spor yapmak sadece kasların için değil, genlerin için de faydalı.

Bu durum, "Genlerimiz kaderimiz değil" sözünü doğrular nitelikte. Yani, DNA'mız bize bir temel verir, ancak bu temeli nasıl inşa edeceğimiz bize kalmış!

Zaten İslam, insanın yaratılışını ve çevresel faktörlerin önemini vurgulamıyor mu? Kur'an-ı Kerim'de şöyle buyrulur:

"Andolsun, biz insanı en güzel biçimde yarattık." (Tin Suresi, 95:4)
Bu ayet, insanın mükemmel bir şekilde yaratıldığını, ancak bu potansiyeli nasıl kullandığının önemli olduğunu hatırlatmakta..

Ayrıca, İslam, insanın çevresel faktörlerden etkilendiğini kabul eder. Örneğin, helal ve temiz gıdalarla beslenmek, hem beden hem de ruh sağlığı için önemlidir. Epigenetik de, bu durumu bilimsel olarak destekler niteliktedir. Yani, yediğimiz gıdalar sadece midemizi değil, genlerimizi de etkiliyor.

Epigenetiğin en çarpıcı yönlerinden biri, nesiller arası etkisidir. Yani, bir bireyin yaşam tarzı, sadece kendisini değil, gelecek nesilleri de etkileyebilir. Örneğin, bir babanın sigara içmesi, çocuğunun gen ifadelerini değiştirerek hastalık riskini artırabilir.

Bu durum, İslam'ın "iyiliği emretmek ve kötülükten sakındırmak" prensibiyle de örtüşür. Yani, sadece kendimiz için değil, gelecek nesiller için de sorumluluk taşırız. Çocuklarımıza bırakacağımız en büyük miras, sağlıklı bir genetik miras olabilir.

Epigenetik bize şu mesajı veriyor: "Hayat tarzın, genlerinin kaderini değiştirebilir." Bu, hem bir umut hem de bir sorumluluktur. Çok basit örnekler vereyim yahu!:

Sağlıklı beslenerek, hastalık riskini azaltabilirsin!

Stresi yöneterek, ruh sağlığını koruyabilirsin!

Düzenli egzersiz yaparak, genlerini olumlu yönde etkileyebilirsin!

Bu, İslam'ın "bedenimize iyi bakma" emriyle de uyumludur. Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:

"Kuvvetli mümin, zayıf müminden daha hayırlıdır." (Müslim, Kader, 34)

Yani, hem bedenimizi hem de ruhumuzu güçlü tutmak, hem dünyevi hem de uhrevi bir sorumluluktur…

Epigenetik, bilim ve İslami bakış açısını birleştiren bir köprü gibidir. Bize, "Genlerimiz kaderimiz değil, hayat tarzımız kaderimizdir" (İmam Gazzali’nin Kesb teorisini araştırmanızı da öneririm.) mesajını verir. Bu, hem bir umut hem de bir sorumluluktur. Unutmayalım ki, Allah bize mükemmel bir potansiyel vermiştir. Bu potansiyeli en iyi şekilde kullanmak ise bizim elimizdedir!

Sağlıklı, bilinçli ve maneviyat dolu bir yaşam dileğiyle...

Allah’a emanet olunuz!


 (Bu yazıdaki aslî maksat, verilen örneklerden de anlaşılacağı üzere, evrim teorisi denen saçmalığın; yani farklı canlıların meydana gelmesi olarak adlandırılan mevzuunun aslında araştırıldığında, aynı DNA'ya sahip farklı canlılar olduğunu göstermektir... )

Yorum Gönder

0 Yorumlar