Aslında bizim
çerçevemizden bakmak isteyen, biz’ce düşünenler için; Spinoza'yı anlamanın en
iyi yolu, onun Tanrı anlayışına bakmaktan geçiyor. Spinoza, Tanrı'yı bildiğimiz
şekilde bir yaratıcı ya da dışarıdan müdahale eden bir varlık olarak görmüyordu!
Onun Tanrı anlayışı, doğa ile özdeşti. Tanrı, sadece doğada var olan her şeyin
özü, her şeyin temeliydi. Hatta Spinoza, "Deus Sive Natura"
dediği zaman, Tanrı ve doğayı birbirinin yerine kullanıyor. Kısacası,
Tanrı, her şeyin kendisidir. Bir çiçek, bir kuş, bir insan... Hepsi Tanrı’nın
farklı şekillerdeki tezahürleridir.
Bu, o dönemde
dini dogmalara karşı ciddi bir başkaldırıydı. Çünkü Spinoza, Tanrı'nın
kişisel bir varlık olmadığı, evrende her şeyin birbiriyle bağlantılı olduğu bir
anlayışı savunuyordu. Bu bakış açısının, hem dini hem de felsefi düşünceyi
ciddi şekilde sarsmış olduğunu söylemek istesek, pek de abartmış olmayacağız.
Spinoza'nın bu
devrimci düşüncesinde bir başka dikkat çekici şey ise, determinist
olması. Yani, o, evrende olan her şeyin aslında önceden belirli olduğuna
inanıyordu. Her şey, doğanın yasalarına göre işliyor. İnsanlar da bu yasaların
bir parçası. Bizim düşüncelerimiz, duygularımız, eylemlerimiz de bu yasalar
tarafından belirleniyor.
Peki, burada
özgürlük nerede? Diyecek olursanız: Spinoza'ya göre özgürlük, ‘doğa yasalarıyla
uyum içinde yaşamak’ demek. Yani, özgür olmak için doğayı, evreni ve
kendimizi anlamalıyız. İnsanlar genellikle duygularına göre hareket
eder, ama eğer akıllarını kullanırlarsa, doğanın yasalarını ve kendi
doğalarını daha iyi anlarlar. O zaman, gerçekten özgürleşirler. Bu, Spinoza'nın
"özgürlük" anlayışıdır ve oldukça derindir. Özgürlük, bir tür
bilgelik ve akıl yoluyla kazanılır! Gördüğümüz gibi, bugün tanımladığımız yahut
tanımladığımızı sandığımız ‘özgürlük’ kavramı, bu meşrebe göre birtakım
uzaklıklar içermektedir.
Spinoza, aynı
zamanda etik üzerine de derinlemesine düşünmüş bir filozoftur. Onun
ahlaki anlayışında, doğaya uygun yaşamak çok önemli bir yer tutar. İnsanlar,
doğa yasalarına uygun bir şekilde yaşadıklarında, gerçek mutluluğa ulaşırlar.
Çünkü doğayla uyum içinde olmak, insanın hem içsel huzurunu hem de toplumla
olan ilişkisini dengeler. Utiliteryanizm’le bunu açıklayacak olsaydık, ne hoş
olurdu…
Fakat yine aynı
Spinoza, insanların aslında duygusal varlıklar olduklarını da kabul eder.
Ancak, duygularımız bazen bizi yanlış yönlendirebilir. Bu nedenle, akıl
her zaman ön planda olmalıdır. İnsanlar, duygularına kapılmadan, akıllıca
hareket ederse, kendi iç huzurlarını bulabilirler. Bu da, Spinoza'nın etik
anlayışının temelini oluşturur: ‘’Akıl ve doğa ile uyum’’
Peki onun
tanrı fikrine bakacak olursak,
Spinoza'nın
en radikal görüşlerinden biri, dini dogmalara karşı olan tutumudur. O, Tanrı'nın
insanın yarattığı bir figür olmadığını savunur. Yani, Tanrı, insanın yarattığı
bir fikir değildir. Spinoza, Tanrı'yı sadece bir inanç değil, doğanın
kendisi olarak görür. Bu da onu, dönemin dinî otoriteleriyle karşı karşıya
getirmiştir. Ancak Spinoza'nın bakış açısı, dogmaların ötesine geçmeye ve
insanları daha özgür bir düşünceye davet etmeye yöneliktir.
Bugün
Spinoza'nın felsefesi hala neden bu kadar önemli? Sorusunu değerlendirmek için
evvela sonuca değil sürece bakmalıyız. Çünkü panteizm (Tanrı'nın doğayla
özdeşliği) ve determinizm gibi fikirleri, hala modern felsefi tartışmaların
merkezinde yer aldığını görebiliriz.
Yahudi
olduğunu unutmadan eklemeli:
Spinoza, aynı zamanda laiklik ve özgür düşünce gibi kavramların gelişimine de
büyük katkı sağlamıştır. Onun dini eleştirisi, modern dünyada sekülerleşme ve
bilimsel düşüncenin yaygınlaşmasında önemli bir rol oynamıştır.
Son söz:
İnsanoğlu,
var olduğu günden bu yana; kendine ait fikirleri bir başka kılıfla aynı usule
sokmak hedefli hareket etmiştir. Dünya ve ahiret mutluluğu aramak, bu hareketin
en olağan halidir. Görülüyor ki, akleden, gönlüne söz geçirebilen her varlık
için bir gerçek vardır. Bu, her ne taraftan bakılırsa bakılsın rasyoneldir. Bir
adım, bir söz, yahut zulme başkaldırı olarak yorumlanması da onun realitesini
açıkça gözler önüne sermektedir. Bu düşünce zenginliğini kazanabilmek,
heybemizin boş kalmaması adına önemli ve değerlidir. Metafizik serimizle devam
edeceğiz inşallah.
Kalın
Sağlıcakla…
0 Yorumlar