''Cehennemi Satın Alıyorum!'' -köşe - Murat Şah VURAL

''Cehennemi Satın Alıyorum!'' -köşe

 



Ramazan gelirdi…

Cümlelerinin sonuna yaklaşıldı sanıyorum. Eski ramazanlar özlenilemeyecek kadar muazzamlaşmıştı gözlerde, belki de bundandır. Sahi, eski ramazanlar.. 😊 Şaka yapıyorum yahu!

 İnsan her daim kendine uzak olan ve bir daha yaşanması mümkün olmayan şeylerin güzellemesiyle tatmin eder kendini, bu milattan önceki yazıtlarda dahi böyledir. Uzanılamayacak şeyler uçsuz bucaksız mutluluk vesilesi görülmüştür hep. Bugünse aslında birtakım çizilmiş usullerin yolunu gözlemek hedefindeyim. Martin Luther’in ‘’Cehennemi’’ hakkında konuşmak istiyorum.

Bildiğiniz üzere (skolastik)  dini kullananların elinde oyuncak olduğu 1500'lü yıllarda kiliseler cennetten topraklar satıyor. Cahil halk ise, "ölünce cennette yerimiz hazır olsun" diye bu oyuna alet oluyordu, böylece papazlar ve kilise zenginleşiyordu.. Ancak herkes öyle değildi. Bunun bir kandırmaca olduğunu, cennetten toprak satın alınamayacağını söyleyen Martin Luther mahkemeye çıkarılmıştı. Yargı, o zamanlarda dini kullananların elinde oyuncaktı. Duruşma sırasında Martin yargıçlara seslendi; "Milleti cehennemle korkutup, cenneti para karşılığı satıyorsunuz. Sıkıysa cehennemi satsanız ya?" der.. Yargıçlardan biri hemen sordu: "Cehennemi kim alır ki?"  

Martin Luther "ben alıyorum, neyse parasını veriyorum" der. Bir araya gelen yargıçlar cehennemi Martin'e bedava verirler.. Duruşma sonunda Martin kapının önüne çıkar ve duruşma sonucunu merak eden binlerce kişiye seslenir: "Cehennemi satın aldım, benimdir. Bundan sonra oraya kimseyi almayacağım, korkmayın!’’  der.. Cehennem korkusu kaybolan halk böylece kilise baskısından kurtulmuştur. Bundan sonra halk özgür beyinlere sahip olmaya başladı ve Almanya aydınlanması 500 yıl önce böylece hedefli cümlelerle başlamıştır denilebilir.

 

Neden bu cehennemi satın alma mevzuu hakkında konuşuyoruz? Çünkü biz elhamdülillah ki mütedeyyin bireyleri ön planda olan ve dini bütün yaşamaya azmeden bir milletiz. ‘Ee ne güzel işte!’ diyorsunuz duyuyorum, lakin bunun olumlu getirileri olduğu gibi olumsuz yönleri de var.

‘Nasıl yani?’

İstediği şeyleri ayet ve hadisler ışığında söyleyen kimseler her zaman dinlenilmiştir bu toplumda. Bu da bir zaaf oluşturmuş yani! Peki bu zaafı hep olumlu mu kullanmışlar? (15 Temmuz) tabi tabi hep olumlu!

DİNE GÖRE YAŞAMAK DEĞİL, YAŞAMI DİNE UYDURMAK MODASI!

Ayet ve hadisleri kendine göre tevil eden, veyahut siyak ve sıbakına bakmadan harekete geçen ve geçmeye emreden kişiler mutlaka Martin Luther’le görüşecekler! Cehennem sahibiyle…

Bugün özellikle Ramazan ayına verilen bu değerin de gösterdiği şey şu ki, yılda bir ay dinlenen hocalar; kendilerini öyle lanse ediyorlar ki, kendileri hiç günahsız; onlar hariç herkes günahkar…! Yapmayın ey Müslümanlar, küstürüyorsunuz kardeşlerinizi, Allah kelamından soğutuyorsunuz. Tevbe kapılarını neden kapatıyorsunuz?

Neden ramazanda ibadetlerine büyük özen gösterene ‘’hee diğer aylarda hiçbir şey yapma sonra gel ramazanda oruç tut, namaz kıl, kuran oku, sonra da Allah'ım affet!’’ diyerek dalga geçiyorsunuz?

SİZ KİMSİNİZ?

CENNETİN ANAHTARI SİZİN ELİNİZDE Mİ?

HİDAYETE ERDİRECEK OLAN SİZ MİSİNİZ?

Elbet bir cehennemi alan çıkar, o zaman da elinizdeki cennetle mecbur barışık olursunuz, KARDEŞLERİNİZLE…

 

 

Yorum Gönder

0 Yorumlar