Birkaç gün önce bir hocamdan öğrendiğim bu tabiri araştırmak
istediğimde karşıma çıkan tanımların her birini aslında yaşadığımızı
gördüğümde, bunu dert edinip paylaşmak istedim.
Nedir timokrasi? Parası ya da gücü elinde olanların iktidarı.
Seçimle amaçlanan şey nedir? Halkın halktan birini seçmesi. Pek
ala, halktan seçilen kişiyi seçildikten sonra (seçim zamanları hariç) halkın
arasında görebilen var mı?
Politika buna deniyor işte: ÇOK YÖNLÜ, ÇOK YÜZLÜ.
Parti teşkilatı, parti başkanı, belediye başkanı, milletvekili …
Bu tabirleri duyduğumuzda neden kendimize uzak hissederiz? Kendisini
milletin hizmetkârı olarak adlandıran bu saydıklarımızı neden kendimiz dışında
düşünürüz? Ya da neden korumaları olur bu vatandaşların? Buyurun yanıtlayın,
bir baskı yapmamak adına kendi yanıtımı paylaşmayacağım.
Bir milletvekilinin maaşı: 73 bin 379 Türk Lirası. Harcamalarına baktığımızda bu maaşın hiçbir
vekile yetmemesi gerektiğini düşünürüz. Öyleyse, zaten zengin olanların
milletvekili olduğunu söylersek oranla pek de yanlış söylemiş olmayız
diyebiliriz.
Hatta milletin parasıyla kendi köyüne yol yapan belediye
başkanlarını konuşursak, hiç susmamamız gerekir. Çünkü sadece bir yolun yapım
maliyeti bir belediye başkanının on yıllık maaşından fazla etmekte. Bir çıkarım
yapacak olursak, yukarıda saydığımız makam sahiplerinin tanıdığı veyahut köylüsü
olmak demek, bedavadan kendinize hizmet edilmesi demektir. Hani herkesin
hizmetkarı olduğunu söyleyenler tarafından.. Yol yapılsın elbette. Yapılmalı da!
Ama sadece kendi köyümüze giden yol değil. Veyahut, üç odalı bir evde oturursak
kendi maaşımız ancak buna yetiyorsa; saray gibi evlerde oturursak biz nasıl
halktanız diyeceğiz? Allah resulünü (sav) nasıl örnek aldığımızı söyleyeceğiz?
Allah resulü(sav) aynı zamanda bir devletin başkanıydı, unutmayalım. Ve bir
hadislerinde,
‘’Bir devlet adl ile yükselir zulm ile yıkılır’’ buyurmuştur. Adalet nedir, zulm nedir? Diye sorulduğundaysa; en zayıf insanın
en güçlü olandan hakkını kolayca aldığı devlet adaletli devlet, en zayıf
insanın en kuvvetli olandan hakkını alamadığı devlet zalim devlettir!’’
demiştir.
Buyurun
mizana!
İslam’ı kendi
çıkarlarımız doğrultusunda kullanmak ne şerefli harekettir değil mi? Kesinlikle
cennete götürür bizi.. Ah! Ayeti kerimede ise yüce Allah (cc): Onları gördüğün zaman kalıpları hoşuna gider. Konuşurlarsa
sözlerine kulak verirsin. Onlar sanki elbise giydirilmiş kereste gibidirler.
Her kuvvetli sesi kendi aleyhlerine sanırlar. Onlar düşmandır, onlardan sakın!
Allah onları kahretsin! Nasıl da (haktan) çevriliyorlar! (Münafikun/4)
buyurmaktadır.
Buyurun mizana!
HALKI FESADA VERMEK YEMİNLERİNDE
EMİN ADIMLARLA İLERLEYENLER, DÜN UNUTULMADIĞI GİBİ YARIN DA UNUTULMAYACAKTIR!
0 Yorumlar