Dünyanın en zengin adamı ucuz kıyafetleriyle, ucuz tuşlu telefonu ve pahalı fikirleriyle ön plana çıkar.
Bunun tam tersinde ise, dünyanın en fakir adamı pahalı kıyafetleri pahalı telefonu ve ucuz fikirleriyle ön plana çıkar.Günümüzde yüksek fiyatlı olan şeyler hep iyi ve faydalı olan şeyler gibi gözükmektedir. Fakat unuttuğumuz husus, reklam ve pazarlamadır.
Reklam ve pazarlama dendiğinde aklımıza direkt televizyonlar gelirdi bi' beş yıl kadar evvel. Şimdiyse telefonlar hatta akıllı saatler geliyor. Reklam alanı genişledikçe insanların fikirleri daralıyor. Orijinal fikirler ve yapıtlar kalmayacak kadar aza iniyor. Bir bakalım şimdi:
Evimizin ihtiyaçları mesela, temelde bellidir değil mi? Yani bu ihtiyaçlar silsilesinin reklamlardan uzak olduğunu düşündüğümüzde. Fakat şu anda reklamların asıl odaklandığı şey evimizdir. Ve böylece de hiç ihtiyacınız olmadığı halde size bunu iyi bir şekilde pazarlayıp satabilirler. Fark ettiniz mi? Televizyondaki veyahut telefonunuzdaki reklamların genel itibariyle en fazla televizyonla-telefonla vakit geçirenlerin alanında olduğunu? Mesela kaç tane araba reklamı var? Peki kaç tane farklı yeni çıkmış süper güçte bir elektrikli süpürge reklamı var?
Yahu bu ülkede sadece reklamlar değil, televizyon ve telefon içerikleri de en fazla kullanıcıya göre hazırlanıyor zaten. Şu an reytinglere baktığımızda ilk 5-6 program yemek programı.
Kimse bu izleyicilerin çoğunluğu erkektir demesin.
Çünkü bu reklam mekanizması en çok telefon ve televizyon kullanımının kimler üzerinde olduğunu biliyor. Mesela pandemide çıkam reklamları açın bir de bugün izleyin. Herkese hitap eden, çocuğundan yaşlısına gencinden yetişkinine herkese hitap eden bir reklam silsilesi vardır. Fakat şu anda evde zaman geçiren kesim çoğunlukla belli olduğundan, günde 40 defa çıkan reklamı bir de tanıdık bir ünlü de tanıtıyorsa; hemen alınacak bir ihtiyaç haznesi oluşturuluyor.
Reklam politikasını konuşmayacağım bugün. Temel hatlarını yazmış olduk zaten. Fakat odaklandığımız nokta şu olacak:
Paramız mı, aklımız mı?
Hangisini kaybetmek bizi üzmez mesela? Soralım bunu kendimize. Bugün ben eminim ki aklının gitmesini tercih edenler çoğunlukta olacaktır. Çünkü hep paraya ihtiyacımız var bizim. Para, para, para...! Aklımıza pek ihtiyacımız yok çünkü bizim yerimize başkaları düşünür ve bize hizmet(!) ederler.
Orijinal fikirlerle hareket etmek değil, para kazandıran şeylerle hareket etmek ön plana çıkıyor bugün. Çünkü para kazanmak her şeyden önce geliyor. Peki parayı ne yapıyorsun? Reklamda çıkan saçma sapan bir şeye harcıyor ve hayatın boyunca da pişman oluyorsun. Yalnız o şeyle kalmıyorsun, bir - iki - üç... binlerce saçma şey!
Kölelik: Parasını hazır edip başkasının sana kendi İSTEDİĞİ şekilde hizmet etmesini beklemektir.
Bu yüzden de DARLIKTA VARLIKLA İMTİHAN
Elinde olmayanla varmışça imtihan....
0 Yorumlar